“- Niçin 4 kez odasına gizlice girdin? – Aşk”
Krematoryumda çalışan bir Polonya’lının röntgencilikle başlayan ve gizlice eve girmeye kadar uzanan karşılıksız aşkının hikâyesi.
Ünlü yönetmen Skolimowski’nin yetmiş yaşında çektiği film karanlık bir atmosferde geçen ve özellikle son sahnesi ile “imkânsızlığı” vurgulayan bir çalışma. Hemen tümü ile gri ve karanlık renklerin hâkim olduğu mekanlarda (bunun tek istisnasının mahkeme salonu olması filmin karanlığına ek bir katkı yapıyor) geçen hikâye kahramanının içinde bulunduğu umutsuzluğun sürekli altını çiziyor. Yatalak bir büyük anne, eskimiş ve dökülmekte olan evler, çalışmayan eski bir araba, etraftaki tecavüz, kaza ve ölümler, hayata gayri meşru doğarak mağlup başlayan bir adam, krematoryumda bir iş vs.
Köhnemiş mekanlarda geçen bu filmde tüm bu olumsuzluklara rağmen kendi yalnızlık ve sevgi ihtiyacını bu sevginin nesnesi olan kişinin haberi olmadan ve haberi olduğunda da itirazına rağmen aşmaya çalışan bir adamın hikâyesi kesinlikle bir “kendini iyi hisset filmi” değil. Asgari seviyede tutulan diyaloglar da seyri kolaylaştırmıyor ama bu diyaloglar çıkarıldığında bile bir şey kaybetmeyecek olan film seyircisini yine de içine çekmeyi başarıyor.
Klasik temalı müzik çalışması filmin atmosferine ilave bir vurgu getiriyor ve kahramanının bu bireysel görünen hikâyesini belki de yoksulluk ve sevgisizlik ortamında yaşayan tüm insanların ortak hikâyesine dönüştürüyor. Filmdeki tek “mutlu insanlar” görüntüsünün uzaktan çekilen ve kahramanının sevdiği insanı gizlice gözetlediği sahne olması bu insanların sadece başkalarının mutluluğu ile yetinmek durumunda kalacağını söylüyor sanki.
Sevmek ama sevilmemek, sevginin egemen olmadığı bir dünyada sevilmeyi bile anlayamamak ve başkalarının hayatına onların izni olmadan ne kadar sızılabileceği üzerine bir film bu. Sevginin ret edilmesi üzerine uzun uzun düşünme fırsatını da sağlayan film, içerdiği hüzün, sakinlik ve “boşluk” ile seyircinin de çaba göstermesini gerektiriyor.
(“Four Nights with Anna” – “Anna ile Dört Gece”)