Estiu 1993 – Carla Simón (2017)

“Önceki annem nasıl öldü?”

Annesinin ölümü üzerine dayısı ve onun ailesi ile birlikte kırsal bölgede yaşamaya başlayan küçük bir kızın hikâyesi.

İspanyol/Katalan yönetmen Carla Simón ilk uzun metrajlı yönetmenlik çalışması olan bu filmin senaryosunu da -Valentina Viso’nun da katkıları ile- yazmış. İspanya’nın Yabancı Dilde Film dalında Oscar’a aday gösterdiği filmin hikâyesini kendi çocukuluğundan yola çıkarak oluşturmuş yönetmen ve bu bakımdan otobiyografik sayılabilecek filminde bir küçük çocuğun trajik bir kayıptan sonra, bir yaz boyunca yaşadıklarını konusunu asla sömürmeden ama yine de etkileyici bir dokunaklılığı hep koruyarak anlatmış. Kimilerinin “yavaş” bulacağı film hikâyesini ve karakterleri ile ilgili bilgileri seyircinin önüne hiç acele etmeden koyarken, “basit ve gerçekçi” olmaktan hiç ayrılmıyor ve gerçek “küçük” insanların hikâyesini özenli bir dille anlatıyor bize. Gerçekten sevmek, sevmeyi öğrenmek, sevmeye çalışmak, kendini sevmeye zorunlu hissetmek ve aile olmak üzerine ilerleyen hikâyesi ile önemli bir küçük film bu.

“Sen neden ağlamıyorsun?” sorusu ile başlayıp bir ağlama ile sona eren film, kahramanı olan küçük kızın (Frida) 1993 yılının yazında, annesinin ölümü üzerine bakımını üstlenen dayısının kırsal bölgede yer alan evindeki yaz günlerini anlatıyor. Dayısı evli ve kahramanımızdan daha küçük olan bir kızı (Anna) var. Film, tüm anlattıkları ve hissettirdikleri bir yana, sadece bu iki kızın özellikle ikili sahnelerinde yakaladığı doğallığı ile bile ilgiyi hak ediyor. Çocukların diyalogları -sanki gizlice kayda alınmışlar gibi- gerçekçi ve o yaşlardaki iki küçük çocuk nasıl oynarlar ve nasıl konuşurlarsa, filmde tanığı olduğumuz sahneler de aynen bu şekilde oluşturulmuş. Filmin genel havasına -bir hikâye anlatmaktan çok bir izlenim dizisi aktarmaya yakın bir hava bu- çok yakışan sahneler bunlar ve iki küçük oyuncudan (Laia Artigas ve Paula Robles) alınan performans da kesinlikle ayakta alkışlanmayı hak ediyor. Artigas kuşkusuz hikâyenin asıl kahramanı olarak ve tüm sahnelerde görünerek özel bir performans sunuyor bize; içinde tuttuğu sorularını ve göz yaşlarını kimi zaman meraklı kimi zaman kızgın gözlerle etrafını gözleyerek saklıyor etrafındakilerden ve bir yandan yaşadığı kaybı anlamlandırmaya çalışırken bir yandan da o yaştaki tüm çocuklar gibi keşfetmeye, öğrenmeye ve eğlenmeye çalışıyor. El kamerası kullanımının da sağladığı gerçekçilik (ve zaman zaman da tedirginlik)duygusu ile, doğal bir etkileyiciliği olan sahneler yakalamış ve hikâyenin kimileri için yavaş görünebilecek havasını canlandırmış bu şekilde Carla Simón.

Kahramanımızın isyan anlarını (kendisine saçını düzeltmesi için verilen tarağı arabanın camından dışarı atması, büyükanne ve büyükbabasının yanına gitme ısrarı, Meryem Ana’ya dileğini karşılamaması nedeni ile duyduğu öfke vs.) ve çocukça oyunlarını (makyaj ve havalı bir çizme ile büyük kadınlara özenmesi veya tam bir çocukluk eğlencesi olan yatakta zıplama oyunu) kullanarak eksiksiz bir porte çiziyor hikâye onun için ve tüm süresi boyunca ilgiyi Frida karakteri üzerinde tutmayı başarıyor. Açıkçası bu karakterin başarılı kullanımı filme epey yardımcı olmuş çünkü hikâye -bilinçli bir tercihle elbette- yavaş yavaş açılıyor ve bu açılma eylemi bize “korkunç gerçekler” veya “gizli bilgiler”değil ama karakterlerin hayatları için önem taşıyan kimi gerçekleri sunuyor sadece.

Hikâyenin orta noktasında sevmek kavramının yer aldığını, daha doğrusu aile bireyleri arasındaki sevginin kaynağının ve aile olmanın doğasının hikâyenin asıl dert edindiği meseleler arasında yer aldığını söyleyebiliriz. Dayısı ve yengesinin içtenlikle ailelerine aldığı kızla olan ilişkileri ile kendi gerçek kızları ile olan ilişkileri arasında pek bir fark yok gibi görünüyor ama birkaç temel husus var filmin üzerinde düşünmemizi beklediği: Ailenin kendi çocuklarına olan sevgisi, doğal ve kendiliğinden oluşan türden bir sevgi; oysa aileye kabul edilen kız için hissetikleri sevgi, üzerinde çalışılması ve emek harcanması gereken türden. Daha önce birlikte yaşamamış ve aynı ailenin parçası olmamış bireylerin şimdi bir ortak yaşam oluşturmaya çalışmaları kolay bir iş değil şüphesiz ve işte o ayakkabı bağlama örneğinde olduğu gibi zaman zaman küçük olaylardan bile kolayca olumsuz olarak etkilenebilecek bir çaba gerektiriyor. Varlığı için uğraş gerektirmeyen bir sevgi ile uğruna çaba harcanması gereken bir diğer sevgiyi yan yana getiriyor hikâye sürekli olarak ve bu “çatışma”dan ilgiye değer anlar çıkarıyor. Ve bir önemli şeyi de hatırlatıyor bize film: Çocukların ilişkilerdeki samimiyeti ve doğallığı ile büyükler arasındakilerin hep bir şeylere, bazen de bir takım hesaplara bağlı oluşu. Küçük Anna yeni ablasını hayatına hemen ve doğal bir şekilde alırken, annesi ve babası yeni çocuklarını hayatlarına -görünenin aksine ve tüm iyi yüreklerine karşın- o denli kolayca yerleştiremiyorlar.

Carla Simón annesine ithaf ettiği filmde basitlik ve yalınlıktan etkileyicilik üretmeyi başarıyor. Örneğin kaybolan çocuk sahnesi kesinlikle sıkı bir gerilim yaratıyor seyirci üzerinde. Eski anne hakkında sorulan sorularla yeni annenin kabul edildiğine tanık olduğumuz sahne de samimi bir duygusallığın sinemada nasıl yaratılabileceğinin iyi bir örneği olarak dikkat çekiyor. Duygusallığı ile sizi boğmaya çalışmayan, sizden birkaç damla göz yaşı talep etmeyen bu film yazın aylaklığını, güneşin verdiği rehaveti ve çocukluğun masumiyetini karşımıza sadelikle getirmesi ile de önemli. Ebeveynlerini Frida karakteri gibi AIDS (filmde adından hiç bahsedilmiyor bu hastalığın) nedeni ile kaybeden Simón’un filmine görüntü yönetmeni Santiago Racaj’ın güneşli karelerinin ve tüm sahnelerde yer almasına rağmen küçük kızın -gittikçe azalan- yalnızlığını ustaca çerçeveleyen kamerasının sağladığı katkıyı da hatırlatalım son olarak ve teyze karakterinin pek işlenmemesi ve dolayısı ile hikâyedeki varlığının belki de sadece yönetmenin kendi hayat hikâyesinin gerçeklerine bağlı kalması ile açıklanabilmesi gibi ufak bir problemi olan bu filmi kesinlikle görmeli diyelim özet olarak.

(“Summer 1993” – “93 Yazı”)

(Visited 159 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir