“Alçak sesle şarkı söyleriz sevgi için / Yüksek sesle de özgürlük için”
İspanya İç savaşı sonrasında ayrı düşen bir “anarşist” ile karısının hikâyesi.
İki yönetmenin (Marie Noelle ve Peter Sehr) birlikte çektikleri ve iç savaş fonunda bir aşk mı yoksa aşk fonunda bir iç savaş filmi mi olacağına karar verememiş görünen bir çalışma. Madrid’in henüz faşist diktatör Franco’nun kuvvetlerinin eline geçmediği günlerde başlayıp yenilgi sonrasında sürgün günlerindeki mücadele ile devam eden film çoğunlukla bir televizyon filmi havasında ve kısa sahneler ile anlatılan, gösterdiği tüm çabaya rağmen ne yenik devrimcilerin hüznünü ne de büyük bir aşkın hikâyesini yeterince etkili aktarabilen bir çalışma.
Zaman zaman gösterilen kimi gerçek görüntülerine rağmen film ne bu yöntemi kullanan başarılı benzerlerinin aksine bir gerçeklik havasını yeterince taşıyabiliyor ne de güçlü bir sinema dili ile anlatılmış bir kurgu filmi olmayı başarabiliyor. Devrimcilerin tarafından anlatılmış bir hikâye olmasına rağmen onların yargısız infaz sahnesindeki gibi kötülüklerini de sergilemeye çalışan film bu arada ihanetler, çarpışmalar ve kayıplar (hem maddi hem manevi kayıplar) üzerinden bir savaş hikâyesi de anlatmaya soyunmuş ama ortaya çıkan yeterince orijinal olmayan ve hatta kimi anlarında klişe karakterler üzerinden ilerleyen bir eser olmaktan kurtulamamış. Filmin başarısızlığının temel nedenlerinden biri olan hikâyenin zayıflığını gösteren bu tercihler, örneğin kızın babasının başka bir kadın ile ilişkisinin olduğunu düşünmesine neden olan yanlış anlamalar, filme epey zarar vermiş. Yönetmenlerin zayıf anlatımı da filmin yetersizliğinin ikinci nedeni olarak kendini gösteriyor ve örneğin savaşı seyredenlerin gözünde bir anda geri plana iten kimi erotik sahnelerdeki tercihler yönetmenlerden sinemasal beklentilerinizin düşmesine neden oluyor.
İdare eden ama dikkati çekici yanları olmayan oyunculuklar, aralarında sadece yedi yaş farkı olan oyuncuların anne ile kızını canlandırması gibi gariplikler ve Yeşilçam sahnelerini aratmayan kendini yatağa atıp ağlamaları ile film vasat olmaktan ileriye çıkamıyor doğal olarak. Mağlup devrimcinin hüznü veya büyük bir aşkın peşinde iseniz başka örnekleri denemekte yarar var.
(“The Anarchist’s Wife” – “Anarşistin Karısı”)