I Basilischi – Lina Wertmüller (1963)

“Aslında Roma’ya dönmek istiyor. Roma’ya giden otobüsü yakalamak için kurduğu saatin alarmı çaldığında yatakta sırtını döndü. Sürekli erteliyor… yarına. Bu arada Roma, oradaki peruklu ve elmaslı kadınlar, sarhoş sarışın ve âşık olan esmer hakkında konuşuyor devamlı. Herkes onun asla gitmeyeceğini biliyor. Niçin? Kim bilir? Belki bir şeylerin eksikliğini çekiyor, hepimiz gibi. O yüzden hayatlarımız geçip gidiyor ve neredeyse hiçbir şey yapmıyoruz. Biz iklimimiz, manzaramız ve tarihimiz için yaşamaya devam edenleriz. Antonio Roma hakkında konuşmaya devam ediyor, Francesco ise kooperatif. Sadece konuşuyorlar ama. Biz burada çok konuşuruz, konuşup dururuz”

Güney İtalya’daki küçük ve yoksul bir kasabadaki üç gencin hiçbir şeyin olmadığı ve hiçbir şeyin değişmediği hayatlarının hikâyesi.

Lina Wertmüller’in yazdığı ve yönettiği ve onun ilk filmi olan çalışma genellikle yoksul bir halkın yaşadığı bir kasabada konuşmak dışında hiçbir şey yapmadan yaşayan üç gencin hikâyesini anlatıyor. Antonio (Antonio Petruzzi), Francesco (Stefano Satta Flores) ve Sergio (Sergio Ferranino) hemen hep birlikte takılan üç genç adam ve filmin adındaki kertenkeleler gibi gölgelere çekip konuşuyorlar. Erişmeleri güç olan kadınlar, iş bulmak için başta Roma olmak üzere büyük şehirlere gidenler, kasabadaki dedikodular ve ne kendilerinin anlamlı bir şey yaptığı ne de başkalarının onlar adına hareket ettiği gelecekleri hakkındaki bu konuşmalar hikâye boyunca her mekânda ve koşulda sürüp gidiyor. Güney İtalya’daki Minervino Murge, Spinazzola ve Basilicata’da çekilen film mekânların zamanda donmuş görünen halinden başarı ile yararlanırken, sadece üç genç adamın değil diğer kasabalıların da değişime direnerek süren rutin hayatlarını sergiliyor ve hep uyur görünen kasabanın etkileyici bir resmini çiziyor. Locarno Film Festivali’nde yönetmenlik çalışması ile ödül kazanan Wertmüller bu bol konuşmalı ve aksiyonsuz filmde hiç beklenmeyecek bir dinamizm ve çekicilik yaratıyor ve kendisini bir sosyalist olarak tanımladığı politik bakışını yansıtıyor ilginç bir şekilde.

Komünist gençlik merkezinin olduğu bir kasaba burası ama bir yandan da çiftçilerin tarım reformu ile ilgili eylemini “Demir bir yumruk olsa böyle şeyler olmazdı” diyerek küçümseyen faşistlerin de yaşadığı bir yer. Sınıf farkları üzerine günlük hayatta yerini bulan diyaloglar (“Bir çiftçi ile arkadaşlık ediyorsun, sen bir noter oğlusun!”) ve bu farkların sınırladığı ilişkiler, kızına tecavüz edip onu hamile bırakanın bir büyük toprak sahibinin oğlu olması nedeni ile bu durum işine gelen çiftçi gibi karakterler ve kooperatif kurma çabalarının küçük çiftçilerin kişisel mülkiyet hırslarına çarpması gibi farklı unsurlarla Wertmüller Güney İtalya’da o yıllardaki -bugün de herhalde çok değişmemiş olan- durumunu sergiliyor. Bir çözüm önermiyor film ve tıpkı kasabanın yüzyıllara dayanan geçmişinin hâlâ hayatın her alanında kendisini göstermesi gibi, bu “uyuyan” kasabadaki hayatın böyle sürüp gideceğini söylüyor sanki, tıpkı konuşup duran ama hiçbir şey yap(a)mayan halkı gibi.

Henüz spagetti western’lerin müziği ile uluslararası ününe kavuşmamış Ennio Morricone’nin üç gencin boş ve hafif hayatlarını, pek de gerçekleştiremedikleri eğlenme arzularını yansıtan sevimli ve eğlenceli müziği ve şarkıları da filme önemli bir katkı sağlamış. Trompetçi Gastone Parigi’nin yorumladığı “Il Tangone” ve “Blues di Provincia”, Fausto Cigliano’nun söylediği “Cantata Basilisca” ve Daisy Lumini’nin yorumladığı “Ora Incantata” adlarını taşıyan şarkılar Morricone’nin hikâyelerin içeriklerine uygun melodileri yaratma ustalığının çekici örneklerini oluşturuyorlar. Tıpkı bu şarkıların alçak gönüllü hâlleri gibi, Wertmüller’in hikâyesi de tüm o konuşmalara rağmen sessiz ve uygun bir biçime sahip. Bir sofra etrafında toplanmış üçü erkek dört yetişkin çocuk ve anne babalarını hiç konuşmadan yemek yerken görüyoruz açılış sahnesinde. Bir kadın sesi kasabayı ve karakterlerini “gelişigüzel” görünen bir şekilde anlatmaya başlıyor ve önce bu aileyi, sonra da tüm kasabayı siesta yaparken görüyoruz. Evlerinde, dışarıda oturdukları yerlerde veya iş yerlerinde huzurlu görünen bir uykuya yatıyor tüm kasabalılar. Her bir uyku görüntüsünün içinde kamerayı zarif bir şekilde kaydıran Wertmüller sessiz bir hikâye anlatacağını söylüyor ama hemen arkasından gelen ve savaş sırasında kapanmış olan kültür merkezinin açılışının yapıldığı sahnenin gösterdiği gibi tüm karakterlerin İtalyanlara özgü bir şekilde yüksek sesle ve hızlı el kol hareketleri ile konuştuğu bir hikâye izliyoruz.

Antonio’nun “kızların evlere kapatıldığı” esprisinin vurguladığı gibi; ilişkilerin zor olduğu, bu nedenle cinselliğin özellikle genç erkeklerin hep dilinde ve aklında yer ettiği bir kasaba gösteriyor bize Wertmüller. Erkeklerin sokaklarda kızların peşine takıldığı ve önlerini keserek arkadaşlarına hava attığı, annelerin kızlarını bulabildikleri en paralı erkekle bir an önce evlendirmeye çalıştıkları, sokaktaki kaçamak buluşmaların komik sahnelere ve diyaloglara neden olduğu, halkın yarısının nefret edip diğer yarısının hizmetini takdir ettiği kadının varlığı ve sokaktaki çocukların düğün oyunları toplumda kadın-erkek ilişkilerinde ve cinsellikteki sıkışmışlığı ve kısıtlanmayı gösteriyor sürekli olarak. Artık rahat bir hayat sürmek için biraz parası olan bir erkekle evlenip kasabaya yerleşen sarışın balerinin kasabanın en canlı dedikodu kaynağı olması ve erkeklerin evden hiç çık(a)mayan bu kadını çıplak görme çabası tatmin edilemeyen cinselliğin yol açtığı komik ve trajik anların sembolü sanki. Birkaç kez karşımıza çıkan bir görüntü çok iyi özetliyor kasabanın bu hâlini: Kol kola girerek ve salınarak yürüyen kızlar ve peşlerine takılan erkekler. Kendisi sürekli kızların peşinde koşarken, bir erkekle konuştuğunu duyduğu kız kardeşini hırpalayan Francesco toplumdaki ikiyüzlülüğün de bir örneği oluyor.

Bir tepe üzerine kurulu kasabanın altında uzanan geniş araziye bakan seyir terasının görüntüsü müthiş gerçekten. İtalya’nın tarihî kasabalarının tipik manzaralarından biri olan bu görüntü üç genç adamın da favorisi ve sık sık oraya gidiyorlar. Onların önlerinde uzanan koca boşluğu bir bakıma gelecek hayatlarının bir sembolü olarak kullanıyor Wertmüller. Baştaki anlatıcı sesin tüm günlerin geçmişte ve gelecekte aynı olduğunu anlatmak için kurduğu cümle de (“Herhangi bir günü alalım, bu gelecekten bir gün de olabilir”) yine bunu söylüyor. İtalya’nın o bölgelerinden geleneksel bir kasabayı anlatıyor Wertmüller ve bizim toplumla da şaşırtabilecek benzerlikler sergiliyor: (“Üzerindeki nazarın bozulması için kasabaya geri dönmen gerekiyor” diyerek, Roma’ya giden oğlunu geri çağran anne; trajik bir şekilde sonuçlanan gelin ve kaynana çatışması; sevmediği bir zengin aile kızı ile babasının zoru ile evlenmek zorunda kalan genç adam ve iki aile arasındaki çeyiz pazarlığı; karşılanmayan cinsel arzuların kendisini gösterdiği sahneler (üç gençten biri olan ve kızlar tarafından pek tercih edilmeyen Sergio’nun hayli komik bir sahnesi var filmde) ve bir aile kavgasını seyretmek için evin önüne koşturan tüm bir kasaba.

Dublajın sonradan yapılmasının zaman zaman fazlası ile belli olduğu filmde görüntü yönetmeni Gianni Di Venanzo (kamerayı, sonradan Oscar da kazanan, bir başka büyük görüntü yönetmeni olan Pasqualino de Santis’in kullandığını söyleyelim bu arada) hayli parlak bir sonuç elde etmiş. Antonioni ile de pek çok filmde çalışmış olan ve bu filmden sadece 3 yıl sonra henüz 45 yaşındayken hayatını kaybeden usta görüntü yönetmeni, tüm o dinginlik içinde bir dinamizm yakalayarak, kasabanın tarihî görünümüne ve onun kadar tarihî ve geleneksel görünen karakterlerine uygun açılarla bu siyah-beyaz filmi zenginleştirmiş; bunu yaparken “kızın peşine düşen erkek” sahnesinde olduğu gibi beklenmedik bir kamera açısına geçiş yapmak gibi küçük oyunları da ihmal etmeyen çalışma Wertmüller’in hayli olgun bir yönetmenlik çalışması gösterdiği çıkış filminin de önemli kozlarından biri olmuş. Chubby Checker’ın dönemin hit şarkılarından biri olan “Let’s Twist Again”i kendi kendisine söyleyerek sokakta tek başına twist yapan küçük çocuğun görüntüsü gibi (doğaçlama gibi bir tadı var bu sahnenin) Fellini tarzı oyunları da olan yönetmenin “Otto e Mezzo” (8½) filminde ustaya asistanlık yaptığını da hatırlamakta yarar var. 1953’te çektiği “I Vitelloni” (Aylaklar) filminde bir kasabadaki beş gencin aylak hayatlarını anlatan Fellini’ye uygun bir hikâye yazmış Wertmüller ama onun aksine daha sakin, fantezisi olmayan bir film çekmiş.

Antonio Petruzzi’nin ilk ve tek, kısa bir sinema kariyeri olan Sergio Ferranino’nun ise ilk oyunculuk performansını sergilediği fimin üç başrol oyuncusundan sadece Stefano Satta Flores öncesinde ve sonrasında da sinema tecrübesi olan bir isim; ama üçü de rollerine kendilerini canlandırıyormuşcasına öylesine doğallık katmışlar ki etkilenmemek elde değil. Flores’in performansı daha profesyonel görünüyor ama diğerlerinin amatörlüğü de aynı derecede başarılı bir sonuç vermiş. Diğer oyuncularından da benzer bir performans almayı beceren Wertmüller’in bu yarı-belgesel olarak da nitelendirilebilecek çalışması, aklı çalışan ve entelektüel olduğunu söyleyebileceğimiz ve anlatıcı sesin söylediği gibi (“Bizi böyle yapan, tarihimiz ve yaşadığımız yer”) tarihlerinin ve yaşadıkları yerin kurbanı gençlerin etkisizliğini çok iyi anlatan bir çalışma. Gianni Di Venanzo’nun geniş açılı çekimlerinin hayli başarılı olduğu, yaşadıkları hayatların ellerinde tutsak olan gençlerin bu hikâyesi mutlaka görülmeyi hak eden bir sinema yapıtı. Kertenkeleler gibi güneşten gölgeye sığınan ve hep orada kalacaklarmış gibi görünen bireylerin çarpıcı bir hikâyesi bu.

(“The Basilisks” – “The Lizards”)

(Visited 326 times, 2 visits today)

“I Basilischi – Lina Wertmüller (1963)” için 2 yorum

  1. Bu filmi dün Mubi’de seyrettim. Sonrasında google’da film ile ilgili aranırken, yazınıza denk geldim. Çok güzel ve özenli bir yazı olmuş. Çok beğendim. Bundan sonra yazılarınızın takipçisi olacağım. Emeğinize sağlık.

    1. Güzel sözleriniz için teşekkür ederim. Benim -kişisel nedenlerle de- çok sevdiğim bir film oldu ve keşfetmemi sağladığı için MUBI’ye minnettarım. İyi filmli günler diliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir