Enemy Mine – Wolfgang Petersen (1985)

“Tuhaf! Daha önce hiç Drac görmemiştim. Tek bildiğim insan olmadıklarıydı. Ne erkek ne dişi. Aynı bedende ikisi birden; sürüngenvari bir bedende ikisi bir arada”

Savaş sırasında her ikisi de araçları ile birlikte bir gezegene düşen bir dünyalı ile bir uzaylının hikâyesi.

Hugo ve Nebula gibi bilimkurgunun iki saygın ödülünü kazanan bir Barry B. Longyear hikâyesinden uyarlanan film ilginç bir şekilde en çok da senaryosu ile sıkıntı yaşayan vasat bir bilimkurgu. Wolfgang Petersen’in filmi orijinal bir çıkış noktasından yola başlayan ama elindeki malzeme ile ne yapacağını belirleyememiş bir çalışma havasında daha çok. Her ne kadar bilimkurgu kategorisine de girse de bu “ötekini tanımayı ve sevmeyi öğrenme” filmi, karşımızdaki özel efektlerin ön plana çok fazla çıkmadığı ve zaman zaman bir aile filmi havasına bile kayan bir dramatik eser çoğunlukla.

21. yüzyıl sonunda insanların artık kendi aralarında barışa kavuştuğu ama anlaşılan barışın kendisi insanın kurduğu sosyal ve ekonomik düzene aykırı olduğundan yeni bir düşman, Drac gezegeni sakinleri, edindiği bir zamanda geçen bir hikâye seyrettiğimiz. Yeni kolonileri paylaşmak konusunda kapışan iki taraftan birer kişinin uzay araçlarının düştüğü bir zorlu coğrafyada hayatta kalabilmek için birbirlerini tanımak, birbirlerine katlanmak ve nihayetinde sevmek zorunda kalmaları üzerine kurulu hikâye zaman zaman oldukça naif öğeler barındırsa da nihayetinde “öteki” canlılarla ilişkiyi ve birlikte yaşamayı öneren içeriği ile takdiri hak ediyor aslında. Hikâye başlangıçta düşman olan iki taraf arasında tarafsız davranır gibi olsa da gerek asıl kahramanının insan olması gerekse aralarındaki iletişimde baskın olan dilin dünyalının dili olması nedeni ile, biz seyircilerin yani dünyalıların tarafından ele alıyor hikâyesini. Bu bir kusur değil elbette ama hikâyenin bir tarafın ağır bastığı bir biçim alması ve filmin en zayıf yanı olan son yarım saaatinde ağır basan tarafın yani dünyalının kahramanlıklarını seyretmek zorunda kalmamızın can sıkıcı olduğu da bir gerçek.

Filmin birbirine düşman iki bireyin, bir dünyalının ve bir Drac’linin, ilişkilerini anlattığı bölümü hem çok güçlü olmasa da kimi görsel efektleri hem uzaylıyı ağır bir makyaj altında oynayan Louis Gossett Jr’ın başarılı performansı ve asıl olarak da ötekilerle ilişkimiz üzerine dile getirdikleri ve düşündürdükleri ile çekici aslında ama dünyalının kahramanlıklarını anlatan gereksiz ve başarısız aksiyon sahneleri ile dolu son yarım saati nerede ise ilk bölümün tüm çekiciliğini ortadan kaldıran yüzeysellikler ile dolu. En zor anında bile espri yapmaktan geri kalmayan beyaz kahraman klişesi ilk bölümün en rahatsız edici yanlarından biri iken, bu son bölümde bu kahramanın espri bile yapmayan birine dönüşmesi bu yüzeyselliğin göstergelerinden biri. Hikâyenin bulunduğunda sevinçten gözyaşı döktüren Pepsi kutusu ve şu ya da bu biçimde dinsel öğelere göz kırpan kimi söylemleri rahatsız edici olabilir ama hem erkek hem dişi olan ve üremek için bir başka bireye veya herhangi bir müdaheleye ihtiyaç duymayan uzaylının ağzından dile getirilen ve Eflatun’un Şölen’inden alıntılanmış görünen herkesin bir zamanlar aynı bedeni paylaştığı öteki yarısını araması temasının akıllıca kullanıldığını da söylemek gerek.

Chris Walas’ın başarılı uzaylı makyajının çekicilik kattığı, Maurice Jarre’ın müziğinin ise hikâye için bir beden büyük durduğu film keşke tüm o gereksiz aksiyon sahnelerinden arındırılabilseymiş ve bir son (mutlu ya da mutsuz herhangi bir son) gösterme telaşına kapılmasaymış. Başı ve sonu olan bir klasik hikâye yerine durumun kendisine, karşı karşıya kalan ve diğerini öteki olan gören iki bireyin durumuna, odaklansaymış çok daha iyi olurmuş. Gerçi hikâye bunun olabilirliği konusunda ve aslında uzaylının bu konudaki doğasının ne olduğu hakkında bir ipucu vermiyor ama dünyalı bir erkek ile uzaylı bir üçüncü cins arasında dostluktan aşka uzanan bir ilişki hayli ilginç olabilirmiş, tüm o arkadaşına verdiği sözü tutmak için uzayda kahramanlıklar peşinde koşan dünyalı görüntülerinin yerine.

(“Düşman”)

(Visited 110 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir