“Oradaki elçiliğimize buraya iltica etmek için hücum ederlerken, siz gerçekten geri dönmek mi istiyorsunuz?”
Yarış için yurdışına giden Arnavut bisikletçilerin ülkelerindeki rejim değişikliği ile ortada kalmalarının hikâyesi.
Komünizmin son günlerinde yurtdışına yarış için giden amatör bisikletçilerin rejimin yıkılması ile içine düştükleri durumu ve ülkelerine geri dönmeye çalışmalarını anlatan film amaçladığı kadar komik olamayan, eleştirilerinde ve alaycılığında biraz kolaya kaçan ve klişelere dayanmayı tercih etmiş görünen bir çalışma özetle. Batı dünyasına özenerek hayat sürdüren insanların renkli televizyon, kırmızı iç çamaşırları ve Fransız kadın düşkünlükleri bir yana ama televizyonda hayranlıkla seyredilen bir içki reklâmı pek de özenilecek bir unsur olmasa gerek. Yıkılan doğu rejimlerinin sanatçıları eski rejimleri için, bu rejimin kuralları ve sonuçları üzerinden dramatik veya alaycı hikâyeler anlatması anlaşılabilir bir durum ama dilerim gerek eskiye yaklaşımlarında gerekse eski-yeni karşılaştırmalarında daha analitik, daha objektif, daha entelektüel bir bakış taşıyan filmlerin peşinde olanların sayısı artar yakın bir zamanda.
Balkan filmlerinde sıkça görmeye alıştığımız ve bir süre sonra seyredeni sıkma potansiyeli taşıyan şaşkın ama eğlenceli küçük insan karakterlerinin yer aldığı filmin ilgiyi hak eden başarılı yanları da var şüphesiz. Kahramanlarımızın ülkelerine dönme yolunda kendilerini arafta bulmaları ve vize sorunu nedeni ile iki ülke arasındaki sahipsiz topraklarda kalakalmaları tema olarak başlı başına çarpıcı bir dramatik güce sahip. Bunun dışında Türk sinemasının Arzu Film ekolünden gelen filmlerindeki “dayanışma” içindeki karakterleri de oldukça sevimli gelecektir seyredene. Türk sinemasında bu bahsettiğim ekoldeki filmlerde yer alan şehire ilk kez gelen köylü karakterlerin yaşadıkları ile hayli benzerlikler taşıyan kahramanlarımızın Batı uygarlığı ile ilk karşılaşma anları ve artık eski bildikleri biçimde var olmayan ülkelerine mutsuz ve perişan dönmeye çalışırken etraflarını sarmış gibi görünen öpüşen Batılı çiftler yarattığı kontrast filme artı puan getiriyorlar.
Sınırları geçme sahnelerindeki küçük olayları da sevimli bir biçimde anlatmayı başaran film hedeflediği komikliğin uzağında ve bir parça “basit” kalmış bir çalışma ama ne olursa olsun insanın vatanına kavuşma arzusunu hatırlatması, dayanışmanın getirdiği gücü göstermesi ve klişeleri atlatmayı başarabilirseniz sevimli ama yeterince iyi işlenmemiş karakterleri ile bir göz atılmayı hak ediyor yine de.
(“East West East: The Final Sprint” – “Doğu Batı Doğu: Son Sprint”)