Maeve – Pat Murphy / John Davies (1981)

“Erkeklerin kadınlarla ilişkisi İngiltere ile İrlanda’nın ilişkisi gibi: Kadınların sahibiymişsiniz gibi davranıyorsunuz. Bir orduymuş gibi bizi işgal ediyorsunuz”

1980’li yılların başında bir yıl aradan sonra ve bir haftalığına Londra’dan Belfast’a dönen İrlandalı bir genç kadının şehrin politik ve dinsel bölünmüşlüğünün sıkıntılarını ve çocukluk anılarının travmalarını tekrar yaşamasının hikâyesi.

Orijinal senaryosunu Pat Murphy’nin yazdığı, yönetmenliğini Murphy ve John Davies’in birlikte yaptıkları bir Birleşik Krallık, İrlanda ve Avustralya ortak yapımı. Farklı karakterler arasındaki diyaloglar üzerinden 1981’deki Belfast’ın kaos günlerinin bir resmini çizen film uzun yıllar önce başlamış olan bir sorunun neden olduğu toplumsal travmayı bireyleri öne çıkararak, daha da önemlisi genç kadın karakteri üzerinden oluşturduğu feminist bir bakışla ele alıyor ve İrlanda’nın bölünmüşlüğünü ve katolik-protestan ayrımını ele alan diğer örneklerden ayrı bir yerde durmayı başarıyor. Entelektüel bir sorgulamayı odak noktası yapan film, kadının erkek karşısındaki konumunun İrlanda sorununun potansiyel çözümlerinden bağımsız bir mücadele gerektirdiğini vurgulaması ile tartışmalı bir alana çekinmeden el atan ilginç bir yapıt.

Sokaktaki bir arabaya bomba yerleştirilmiş olması nedeni ile askerlerin evinden derhal uzaklaşması için uyardığı bir adamın görüntüsü ile açılıyor film. Adam (Mark Mulholland) filme adını veren Maeve adındaki genç kadının (Mary Jackson) babasıdır; eşi (Trudy Kelly) ve küçük kızı Roisin (Brid Brennan) ile birlikte Belfast’ın her daim hareketli ve silahlı askerlerin gezindiği bir bölgesinde yaşamaktadır. Maeve şehrin politik ve sosyal kaosundan kaçarak Londra’ya yerleşmiştir ve bu bir haftalık ziyaretinde eski erkek arkadaşı (John Keegan) ile de görüşecektir tekrar. Murphy’nin senaryosu genç kadının zaman zaman araya giren çocukluk anıları ile birlikte İrlanda’nın bölünmüşlüğünü ele alırken, odak noktası olarak genç kadın ile sevgilisinin görüş farklılıklarından kaynaklanan tartışmalarını alıyor. Film Katolik ve Protestan çekişmesini, sokaklarında sürekli askerlerin gezindiği bir bölgede yaşamayı ve “tarafsız” kalmanın en az bir taraf tutmak kadar tehlikeli olabileceği bir atmosferi hep hissettiriyor; ama hikâye asıl olarak, kadının bu soruna cevap olabilecek her farklı çözümde kadının cinsiyetinden kaynaklanan sıkıntılarının değişmeyeceğini öne çıkarıyor. Maeve’in bu konudaki feminist görüşleri eski sevgilisininkileri ile örtüşmemektedir. Erkek kadınların haklarını hep en önde tutan sevgilisini kadınları adeta “ayrı bir millet” olarak görmekle eleştirmektedir örneğin. Bu tartışma kuşkusuz politik hemen her sorun için verilen savaşın bir parçası olarak, sadece İrlanda sorununa özgü bir durum değil. Örneğin sınıf mücadelesinin kadınları da özgürleştireceği ya da en azından bu mücadele kazanılmadan kadınların özgürleşemeyeceği düşüncesi (çünkü örneğin emekçileri sömüren kapitalizmin kadını da bedeni ve cinsiyeti üzerinden bir sömürü kaynağı olarak kullandığı savı) ile kadının özgürlüğünün, içinde bulunulan sosyal, politik ve ekonomik düzen ne olursa olsun, her zaman mücadele gerektirdiği düşüncesi her zaman bir tartışma konusu olmuştur. Burada ise kadının çatıştığı erkek bir politik düzeninde peşinde olmaktan çok, Kuzey İrlanda’nın İrlanda’nın parçası olması için mücadele eden birisi ama tartışma elbette benzer bir içerik taşıyor.

Katolikler ve Protestanlar arasındaki ve İngilizlerin de taraf olduğu çatışmaların toplumun genlerine yerleştiğini gösteren farklı örnekler var filmde. Örneğin bir baba kendisinin karakol bombaladığı yaştaki oğlunun yeterince eylemci olmamasından yakınıyor veya yaşlı bir adam kendi babasının 1920’lerdeki çatışmalarda öldüğünden söz ediyor. Bu bağlamda Maeve karakterinden duyduğumuz şu sözler hikâyenin temel meselelerinden birine işaret ediyor: “Ben şunu demek istiyorum: Geçmiş bugünü okumanın bir yoludur ama insanı sadece yeni şeylere açarsa özgürleştirir”. Maeve geçmişten beslenmeyi ama onu geride bırakmayı öne çıkararak İrlanda meselesine yeni bir bakışla bakmanın gereğini işaret ediyor sanki. Burada filmin özellikle muğlak bıraktığı bir alan var aslında; Maeve’in feminist söylemi ve yaşanan çatışmalı ortam vs. arasında hikâye bir çözüme işaret etmiyor ya da sorun bir çözümün işaret edilemeyeceği kadar derin ve karmaşık demek istiyor belki de Pat Murphy bize.

Yönetmenlerin sinema dili görsel açıdan özel bir çekicilik barındırmıyor gibi ama filmin vurgulamayan, tarafsız bir konumdan bakan ve ele aldığı meseleye özen ve saygı ile yaklaşan tavrına uygun bir mizansen kurulmuş. Profesyonel ve amatör oyuncuların birlikte kullanıldığı ve dönemin pek çok filminin aksine -Belfast’ta geçen bir hikâyeyi anlatmak için- Dublin’i değil, Belfast’ı kullanmaktan çekinmeyen (sonuçta çatışmaların devam ettiği günlerden söz ediyoruz) filmin yönetmenlerinden Murphy çekimlerde “Belgesel gerçekçiliğin en değerli kurgu” olduğunu düşünerek hareket ettiğini söylemiş ki gerçekten de bu yaklaşımı tam anlamı ile hissetmek mümkün tüm hikâye boyunca. Maeve karakterinin bu gerçekçi yaklaşım içinde geçmişi, bugünü ve geleceği sorgulayan (ve sorgulatmaya çalışan) tavrı daha da değerli bir dürüstlük kazanıyor kuşkusuz; onun kız kardeşi Roisin’e Belfast’ın, şehrin bölünmüşlüğünün ve geçmişin travmalarının bir anlamlı ve çekici gelecek sunamamasının neden olduğu karanlığı da daha güçlü bir şekilde hissetmenizi sağlayabiliyor film böylece.

Filmin zaman zaman ham bir havaya büründüğünü söylemek de gerekiyor. Sinema sanatı açısından bu tam olmamışlık hâli Pat Murphy ve John Davies’in yapıtının daha güçlü bir esere dönüşmesine de engel olmuş açıkça söylemek gerekirse. Hikâyedeki tartışmaların, görüşü ne olursa olsun herkesin bir şekilde yüzleşmek zorunda olduğu “Peki ne yapmalı?” sorusuna bir cevabının olmaması ise anlaşılır olsa da, öte yandan bir yarım kalmışlık havası da veriyor filme. Çok düşük bir bütçe ile ve 16mm formatında çekilen filmdeki Maeve karakterinin Murphy açısından bazı otobiyografik öğeler de taşıdığını belirterek, bu ilginç yapıtı rahatlıkla önerebiliriz “düşünen ve düşündürten” eserlerden hoşlananlara.

(Visited 299 times, 4 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir