Quando Tramonta Il Sole – Guido Brignone (1956)

“Yuhalanmaktan mı korkuyorsunuz? Verdi ve Rossini de yuhalanmışlardı”

Napoliten şarkı türünün yaratıcılarından biri olarak kabul edilen İtalyan besteci Salvatore Gamberdella’nın hayat hikâyesi.

1950’lerde İtalya’da epey popüler olan ve “göz yaşartan” denen filmlerden biri olan yapıtın senaryosunu Gianni Puccini, Elio Petri ve Paolo Ricci’nin hikâyesinden yola çıkarak Guido Brignone, Puccini, Petri ve Ivo Perili yazmış, yönetmenliği ise Brignone üstlenmiş. Türünün tipik örneklerinden biri olan film Gamberdella’nın hikâyesini anlatması nedeni ile onun klasik Napoliten şarkılarını da bol bol dinletiyor bize ve onu olduğu kadar, Napoli’yi de öne çıkarması ile dikkat çekiyor. Temel olarak müzisyenin sanat hayatını, aşklarını ve genç yaşta ölümünü anlatan hikâye bir müzikli melodram olmanın ötesine geçmiyor ve zaten böyle bir niyeti varmış gibi de görünmüyor. Görüntü (Gianni Di Venanzo) ve sanat (Ottavio Scotti) yönetiminin çok şey kattığı bu dönem filmi güzel Napoliten şarkılarını dinlemek, Napoli ruhunu hissetmek ve iyi yönetilmiş iyi oynanmış bir popüler melodram seyretmek isteyenler için çekici olabilir.

Jenerik boyunca tek çekimle Napoli kıyılarını tarayan kameranın aktardığı görüntüler seyredeceğimiz hikâyenin Gamberdella’ya olduğu kadar, halkı ile birlikte Napoli’ye de ait olduğunu gösteriyor bize. Orada başlayıp orada biten hikâye boyunca da kahramanımızın yaratıcılığını besleyenin Napoli ve halkı olduğunu anlıyoruz. Gianni Di Venanzo’nun görüntü çalışması da dozunda tutulmuş bir övgü düzerken şehre, filmin “halk”ın yanında duran tavrını da en azından ilk yarıda hep hissediyoruz. Senaristlerin arasında Elio Petri’nin yer alması bu tavrın açıklamalarından birisi olabilir. 1972’de Cannes’da “La Classe Operaia Va In Paradiso” (İşçi Sınıfı Cennete Gider) adlı politik draması ile Altın Palmiye kazanan Petri’nin yaratıcılarından biri olduğu senaryo balıkçılara ve emekçilere ve genel olarak Napoli halkına (açılıştaki proteso sahnesi iyi bir örnek) bir sevgi gösterisi; Napoliten şarkıları ve onları yaratan Napolileri bu gösteride temel araç olarak kullanıyor senaryo. Açılış sahnelerinde şarkıların nota bilmeyenler tarafından (“Napoli’de müzik hepimize ait. Bir müzisyen olmana gerek yok”) yaratıldığını gösteren film Napoliten şarkıların gerçek bir halk müziği olduğunu da gösteriyor bize. Napolili olmayan valinin pianola denen otomatik piyanoları sokakta yasaklaması üzerine şehir halkının protestosu ve bir sınıf farkı olmadan bu eyleme herkesin katılması da aynı bağlamda değerlendirilmeli.

Filmin yönetmeni Guido Brignone 1915’te sessiz dönemde başlayan ve 1958’de sona eren yönetmenlik kariyeri boyunca 100’e yakın film çeken çalışkan bir isim. Bugün en çok hatırlanan başarılarından biri ise “Teresa Confalonieri” adlı tarih draması ile 1934 yılında Venedik’te En İyi İtalyan Filmi için verilen Mussolini ödülünü alması oldu. Gamberdella’nın şarkılarının yanında Michele Cozzoli’nin melodilerinin de kullanıldığı filmde Brignone gerçek bir karakteri ele alsa da sonuçta -ilk yarısında sosyal boyutları olsa da- tipik bir melodram olan hikâyeyi sade ve türünün popülerliğine uygun bir tempoda anlatarak bu türden filmlerden hoşlananlar için çekici bir dil yaratmış. Bu sinema dilinin elbette sinema sanatı açısından herhangi bir orijinalliği yok; sadece hikâyesine ve seyircisine uygunluğu önemli olan burada.

Nota bilmeyen ve herhangi bir müzik aleti çalamayan Salvatore Gamberdella’nın, şarkılarını ıslıkla yarattığını görüyoruz hikâyede. Onun melodilerini notalara döken ise tüm şehir halkına bu hizmeti veren ve maestro diye çağrılan bir yaşlı adam. Gamberdella ve onun bir Caruso olmayı hayal eden arkadaşının ünlü olmaya doğru ilerleyen hayatlarını gerçek hikâyeye kuşkusuz önemli ekleme ve çıkarmalar yaparak anlatan film Gamberdella üzerinden hayli ideal bir sanatçı ve kişi getiriyor önümüze. Dolayısı ile onun yaşadıkları ve erken ölümü de seyirci üzerinde, daha doğrusu bu tür filmlere meraklı seyirci üzerinde amaçlanan etkiyi yaratıyor. Olayların gelişiminde sık sık gerçekçilik problemleri var ve şarkı sahnelerinin çokluğu ve her birinin süresinin uzunluğunun da gösterdiği gibi filmin amacı da bu yönde ilerlemek değilmiş zaten. Adını Gamberdella’nın notalara döktüğü ilk ve son şarkıdan alan film muhteşem yeteneği sayesinde döneminin ünlü şairleri ve söz yazarları ile çalışma olanağı bulan ve hayranı olan ünlü İtalyan besteci Puccini’nin kendisine piyano armağan ettiği müzisyenin hayatını hoş bir hikâye olarak anlatmayı tercih eden ve bunu da başaran bir yapıt. Müzisyenin, bir kısmının yaratılış sürecine de tanık olduğumuz ve aralarında “’O Marenariello”, “Furturella” ve “Serenata a Surriento” gibi klasiklerinin de olduğu şarkılarını dinleme ve seyretme fırsatını da bulabildiğimiz filmde başta başroldeki Carlo Giuffrè olmak üzere tüm kadro da üzerine düşeni yapmış.

(“Sunset in Naples” – “When The Sun Goes Down”)

(Visited 181 times, 2 visits today)

“Quando Tramonta Il Sole – Guido Brignone (1956)” için 2 yorum

  1. Şahane bir filmdi. Sinema sanatına yenilik getirip getirmemesi ya da kendine özgü bir dili olup olmaması hiç önemli değil bence. 90 dakika boyunca harika bir müzik (ve şarkılar) ve harika bir (geniş ekran) görüntü çalışması, sempatik oyuncular. Sıradan bir seyirci daha ne ister ki? Netflix’te gösterilen bu 50lerden ve 60lardan gelen İtalyan filmlerinin çoğu Napoli’de geçiyor zaten. Özellikle böyle bir seçme yapmışlar sanki. Operazione San Gennaro (Dino Risi filmi), Napoli Kralı I. Ferdinand ve Lazzarella ilk aklıma gelenler.

    1. Netflix’te gösterilen 1950 ve 60’lı yılların İtalyan filmlerinin tamamı 1904’te kurulan Titanus adlı İtalyan yapım şirketine ait. Sanırım onların HD’ye restore edilen pek çok filminin gösterim hakkını satın almış Netflix. Filmlerin ortak yönü asıl olarak bu olsa gerek. Napoli ve özellikle de Amalfi kıyıları da film çekimi için gözde mekânlardı o tarihlerde.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir