Via Castellana Bandiera – Emma Dante (2013)

“Ben senden daha dikkafalıyım, anladın mı?”

Dar bir sokakta karşı karşıya gelen iki kadın sürücünün yol vermeme inadı ile gelişen olayların hikâyesi.

Emma Dante’nin 2008 tarihli kendi romanından Giorgio Vasta ve Licia Eminenti ile birlikte uyarladığı ve baş rollerinden birinde yer alıp yönetmenliğini de üstlendiği bir İtalya – Fransa – İsviçre ortak yapımı. Dante yönettiği bu ilk filmde iki farklı nesilden kadının “inatçılığı” üzerinden Palermo’nun (veya Sicilya veya İtalya’nın) bir resmini çiziyor hikâyesi ile. Kendisi de o bölgede yaşamış olan Dante’nin hikâyenin geçtiği bölgenin ve halkının karakteristiğine hâkimiyetini gösteren film kısıtlı mekan kullanımına (hikâyenin çoğu dar bir sokakta geçiyor) rağmen, bunu hiç hissettirmeyen ve başta yan karakterler olmak üzere oyuncularının başarısı ile de dikkat çeken bir çalışma. Dozunda bir komedisi olan filmin hikâyesinin bir parça uzamış göründüğünü ve kimi gereksiz sahneler barındırdığını da belirtmek gerekiyor.

Arnavut asıllı yaşlı bir kadın ve uzun bir aradan sonra memleketine dönen lezbiyen bir kadın… Bu iki kadın sürücü, ilki aile efradını evlerine götürürken diğeri ise sevgilisi ile bir düğüne pek de istemeden giderken arabaları ile burun buruna geliyorlar Palermo’nun tek araçlık dar bir sokağında. İkisi de yol vermeyi ret ediyor ve onların bu inadı diğer karakterlerin de katılması ile Dante’ye komedisi olan bir dramı, hatta belki daha doğru bir deyişle bir trajik komediyi anlatma fırsatı sağlıyor. Hikâyeyi İtalya’nın bir alegorisi olarak okumak gerekiyor belki de. Tüm o İtalyan (daha doğrusu Sicilyalı) karakterleri ile aslında hayli yerel bir hikâye bu. Filmin en büyük cazibe alanlarından biri karşımıza getirdiği yerel karakterler. Dante’nin hikâyesi bu karakterleri gerçekçi ve komik kılmayı başarıyor ve giriştikleri iddia oyunundan birbirleri ile ilişkilerine kadar pek çok farklı bağlamda seyirci için çekici kılıyor onları. Burada filmin bir başka başarısı da öne çıkıyor; ne inatlaşan iki kadın arasında bir taraf tutuyor filmimiz ve birini diğerinden daha sevimli göstermeye çalışıyor ne de tüm o yan karakterleri “iyi ve eğlenceli” göstermek için özel bir çaba sarf ediyor. Bu tercihleri filmin gerçekçi görüntüsünde de önemli bir pay sahibi. İnat eden iki kadından yaşlı olanı kızının genç yaşta ölümü sonucu damadının ailesi ile yaşamak zorunda kalmış ve filmin vurguladığı üzere “Arnavut damarı”na sahip bir kişi. Açılıştaki başarılı mezarlık sahnesinin gösterdiği gibi hâlâ kızına düşkün ve özlüyor onu. Hikâye ilerledikçe anlıyoruz ki o dar sokakta daha önce başkaları ile de inatlaşmış yol verme konusunda. Orta yaşlı kadın ise cinsel yönelimi konusunda yaşadığı sıkıntı nedeni ile Palermo’yu terketmiş ve pek de isteksiz döndüğü ve sevmediği bu yerdeki huzursuzluğunun da katkısı ile en az yaşlı kadın kadar inatçı davranıyor. Evet, farklı nesillere ait iki kadının çatışmaları her ikisini de yolundan alıkoyarken ve her ikisi de ne kazanan ne de kaybeden olurken, Dante bu hikâyeyi İtalya’nın tıkanmışlığı ve halkının fikirlerinde takılı kalmışlığını anlatmak için kullanıyor sanki. Bölge halkının kurnazlıkları veya fırsatçılıkları üzerinden, saygı duyulan bir otoritenin olmadığı (iki evin bina numarasının aynı olması ile ilgili hoş anektod bu durumun iyi bir göstergesi) ortamlarda, kendi başının çaresine bakmanın derdine düşen bireyleri anlatıyor bize sevimli ve başarılı bir şekilde filmimiz.

Emma Dante’yi görüntü yönetmeni Gherardo Gossi ile birlikte kamera kullanımı için de takdir etmek gerekiyor. Çoğunlukla dar bir sokak, karşılıklı duran arabalar içindeki iki kadın ve arabanın etrafındaki diğer insanların görüntüde olduğu filmi durağan bir görünümden kesinlikle uzak tutmayı başarmışlar. Üstelik arabasının kapılarını kilitleyerek ve camlarını kapatarak içeride oturmakta ısrar eden yaşlı kadının hissettiği klostrofobiyi bize de hissettirmeyi başararak elde etmişler bu sonucu. İkilinin bir diğer başarısı da açılıştaki sahnelerde iki arabanın bir kazanın sonucunda karşı karşıya gelecekleri hissinden kaynaklanan bir tedirginliği yaratttıktan sonra bu karşılaşmayı tedirginliğin yerini komediye bıraktığı bir şekilde ustalıkla getirmeleri karşımıza. Anlatımdaki başarısını Dante, karakterlerinin gerçekçiliğinde de tekrarlıyor ve bizim gibi Akdenizli olan ülke seyircilerine çok tanıdık gelecek bir “sıradan bir tartışmanın kavgaya dönüşmesi” sahnesi ile hem eğlendiriyor hem de etkileyici olabiliyor. Bölgeden başka gerçekçi ve eğlenceli saptamaları da var filmin: Sahte Versace satan adamdan “gürültülü” tüm karakterlerine, küçük sahtekârlıkların peşindeki bireylerden bireysel bir konunun nasıl süratle tüm bir halka mâl olabildiğine kadar tüm öğeleri ile seyircisini etkilemeyi beceriyor Dante.

Hikâyenin bir parça uzamış olması ise zayıflatmış filmimizi ve etkisinin -neyse ki o müthiş finali ile toparlanan bir şekilde- azalmasına neden olmuş. Lezbiyen çiftin genç olanı ile yaşlı kadının torunu arasındaki sahne hikâyeye hiçbir şey katmadığı gibi, hem asıl hikâyeden uzaklaştırıyor seyirciyi gereksiz yere hem de filmi sahip olmadığı bir statiklikten kurtarmak niyeti ile eklenmiş bir dış sahne olarak oldukça sakil duruyor. Final ise belki biraz uzun tutulmuş olsa da kesinlikle çok etkileyici. Hikâye boyunca dar bir sokak olarak gördüğümüz yerin belki de aslında o kadar da dar olmadığına tanık olurken, karakterlerin (ülkenin!) sahip olma kavgası verdikleri şeylerin aslında belki de sadece sahiplenici bir dar görüşlülük nedeni ile o denli az göründüğünü söylüyor bize filmimiz. Hikâyenin başka metaforları da var. Örneğin hikâye ile pek ilgisi yokmuş gibi görünen su altındaki açılış sahnesi ile bize ilk bakışta farkedilmeyen ama suyun altında kaynayan bir şeylerin olduğunu söylemeye çalışıyor Dante sanki.

Bir kısmı, asıl olarak tiyatro yönetmeni ve oyuncusu olan Dante’nin kendi tiyatro grubunun oyuncuları olan sanatçıların keyifli oyunlar verdiği film dozunda tuttuğu komedisi, iki kadını zaman zaman adeta bir western filmindeki düellolara benzer bir biçimde karşımıza getirmesi ve etkileyici metaforları ile görülmesi gerekli bir “ilk eser”.

(“A Street in Palermo” – “Palermo’da Bir Sokak”)

(Visited 117 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir