Yaşamın Ucuna Yolculuk – Tezer Özlü

Çok gecikmiş bir okuma daha. Tezer Özlü’nün “anlatı” türündeki kitabını Türkçe olarak ilk kez yayımından tam yirmi sekiz yıl sonra okumuş olmanın izah edilebilecek bir yanı yok; üstelik okunan her cümlede ve her bir kelimede tanıdık onca şey varken.

Özlü’nün İtalyan yazarlar Italo Svevo ve Cesare Pavese, ve Franz Kafka’nın izlerini sürerek Avrupa’da yaptığı yolculuğun bu kısa ama güçlü anlatımı, yazarın kendisini, hayatı ve tüm bir insanlık durumunu sorgudan geçirdiği bir sürecin notları bir bakıma. Bu sorgulama o bildiğimiz türden, yani eldeki bir takım verilerden yola çıkarak ve onları birleştirip gerçeği keşfetmeye yönelik türden, bir sorgulama değil. Özlü hissediyor, soruyor, tespit ediyor ve yalnızlığını titizlikle koruyarak yaptığı yolculuğu boyunca acılarını bir yandan okuru ile paylaşırken bir yandan onunla mesafesini korumayı da başarıyor. Yolculuk öncesindeki hayatının acı izlerini yolculuk boyunca beraberinde taşıyan ve kitabın basımından sadece üç yıl sonra ölen Özlü, okurken tek bir kelimenin bile atlanmaması gereken bir güzellikte yazmış bu eserini. “Acı odaklı bir metin” olarak özetlenebilecek kitap, metin içinde sık sık yer verdiği Pavese alıntıları ile yazarın yolculuğunu ve yazdıklarını başarı ile örtüştürüyor. Her sahnesinde yazarın kendisinin oynadığı ve diğer tüm karakterlerin onun kendisine dokunmalarına izin verdiği ölçüde yer alabildikleri bir filmin senaryosu adeta bu kitap.

Pavese alıntısı ile kitabı bitiriyor yazar ve aslında “Yaşamın Ucuna Yolculuk” adlı muhteşem kitabının ne olduğunu çok iyi özetliyor bu alıntı ile : “Ve yaşam yalnız rüzgar, yalnız gökyüzü, yalnız yapraklar ve yalnız hiç değil mi”. Hiç ama yaşanması gereken bir hayat…

(Visited 101 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir