Che Guevara üzerine Miguel Suarez tarafından hazırlanan bir kitap. Bir biyografi olmaktan çok, önemli bir bölümü, onun Bolivya’daki günlerini anlatan ve 7 Kasım 1966 ile 7 Ekim 1967 arasında tuttuğu notlardan oluşan günlükten oluşan kitap ona ve devrimciliğine hayran olduğu anlaşılan Suarez tarafından hazırlanmış. Kitabın orijinali nasıldır bilmiyorum ama Nokta Kitap tarafından hazırlanan kitap ciddi bir editör problemi içeriyor ne yazık ki. Yine de Che’nin büyüklüğü ve önemi, onun üzerine hazırlanmış, derin bir sevgi ve saygının emeği olan bu kitabı değerli kılıyor.
Küba Devrimi’nin devamı olarak, Bolivya’ya gerilla ordusu kurmak için 3 Kasım 1966’da gelen Che, buradan kırsal bölgelere geçmiş ve bir yandan kamplarını kurarken bir yandan da köylüleri gerillaların arasına katmaya çalışmış. 8 Ekim 1967’de CIA ajanlarının destek sağladığı Bolivya ordusu tarafından -köylülerin ihbarı ile- yakalanan ve 9 Ekim’de infaz edilen Che’nin günlüğü kitabın yarıdan fazlasını oluşturuyor. Bu günlükten önce, Suarez farklı kaynaklarla ve farklı açılardan Che’yi ele almış. İhbar edildiği ve yakalandığı Higuera’da bugün anısına bir anıt dikilmiş olan Che’nin şimdi orada yaşayanlarca -bir günah çıkarma duygusunun da etkisi ile belki de- neredeyse bir aziz kabul edildiğini vurgulayarak kitaba başlayan Suarez onun büyüklüğünün ve bugün artık ölümsüz olmasının gerekçelerini anlatıyor ve daha sonra da farklı boyutlarla karşımıza getiriyor onu. Kapitalizmin onu bir ticarî öge gibi kullanarak “pençesiz bir devrimci”ye dönüştürdüğünü söyleyen Suarez, Fidel Castro’nun 18 Ekim 1967’de Havana’daki Devrim Meydanı’nda onun anısına yaptığı konuşma, Che’nin Küba’dan ayrılırken Castro’ya ve çocuklarına yazdığı veda mektupları, doğumundan infaz edilmesine kadar yaşamının önemli olaylarının listelendiği kronoloji ve“Küba Devrimi’nin İdeolojisini İncelemek İçin Notlar” ve “Küba: Bir İstisna mı, Yoksa Öncü mü?” başlıkları altında kendisinin Marksizm, Küba Devrimi ve özellikle Küba’nın kendine özgü koşulları olsa da devrim açısından bir istisna teşkil ettiği görüşünü ret eden görüşlerine yer veriyor kitapta. Suarez, Che’nin günlüklerinin yayımlanmasına üç farklı yerden itiraz geldiğini söylüyor: Emperyalist güçler, Bolivya hükümeti ve onun mücadele şeklini yanlış bulan solcular (örneğin Bolivya Komünist Partisi). Günlükten önce son olaraksa, söz ve müziği Kübalı sanatçı Carlos Puebla’ya ait olan ve onun Che’nin 1965’te Küba’dan ayrılırken yazdığı veda mektubuna cevap olarak yazdığı ünlü devrim şarkısının (“Hasta Siempre, Comandante”) sözlerine yer verilmiş kitapta. Günlükten sonra ise Che’ye yazılmış birkaç mektupla bitiriyor kitabı Suarez. Günlük dışındaki bu bölümler yazarın görüşleri kadar, onun farklı metinlere yer vermesi ile de değerli kılıyor kitabı.
Kitabın ana bölümünü oluşturan günlükler ise kuşkusuz ki çok değerli. Che ve gerilla arkadaşlarının insanüstü koşullar altında, devrimi tüm Güney Amerika’ya yaymanın ilk adımı olarak gördükleri Bolivya’da ordunun Amerikalı ajanlardan aldığı destekle sıkı takibi altında dağlarda ve köylerde yaşadıklarını her günün detayı ile okumak bir yandan hüzün verirken insana, diğer yandan da insanın idealleri için ne yapabileceğini (belki de daha doğrusu, ne yapması gerektiğini) hatırlatması ile sıkı bir motivasyon da yaratıyor aslında. Ciddi bir astım rahatsızlığı olan Che’nin ve arkadaşlarının bazen sadece su ve yiyecek bulabilmek için katlandıklarını okumak yürek burkuyor gerçekten. 14 Haziran 1967 tarihli notta “Bugün 39 yaşıma bastım; gerilladaki geleceğim hakkındaki kaygılarımın başlayacağı yaşa doğru herhangi bir şikâyetim olmadan ilerliyorum” yazan ama bir sonraki yaşını göremeyecek olan Che 8 Ağustos tarihli notunda ise şöyle yazıyor: “Mücadelenin bu türü bize, insan soyunun en üst aşaması olan devrimciliğe erişme olanağı veriyor; aynı zamanda da eksiksiz insan olmamızı sağlıyor”.
Eksiksiz bir Che kitabı olarak değil, farklı metinler üzerinden onun değerini anlatan ve böylece günlükteki her bir cümlenin çok daha iyi anlaşılmasını sağlayan bir eser olarak okunmalı bu çalışma. Che’nin sadece devrimciliğini değil; onun insan yanını, takımını yönetme becerisini, umutlarını ve bazen de hayal kırıklıklarını anlamak ve ona hak ettiği saygıyı bir kez daha göstermek için!
“¡Hasta siempre, Comandante!”
Ek: Kitabın Türkçe baskısının yazar ve eserin orijinal yayımlanma tarihi hakkında hiçbir bilgi vermemesi; Che’nin isimleri ile andığı gerilla arkadaşları veya ona yazılan mektupların sahipleri hakkında Che’nin günlüğündeki satırlar dışında, akıbetleri dahil herhangi bir ek bilgi içermemesi, dip notların çok yetersiz olması ve çeşitli yazım hataları olması gibi ciddi problemleri var. Oysa Suarez’in kitabı tam da bu bilgileri gerekli kılacak şekilde tasarlanmış. Var mıdır bilmiyorum ama umarım kitap tüm bu eksiklikler olmadan ve hak ettiği özenle de yayımlanır bir gün.