Chance – Abner Benaim (2009)

“Gonzalez soyadı ile yoksulları tavlarsın, karının soyadı Dubois ile de zenginleri”

Panama’da aristokrat bir aileye hizmetçilik eden iki kadının isyanı ile başlayan olayların hikâyesi.

2009 yılı Orta ve Güney Amerikalı sinemacıların zengin evlerinde çalışan hizmetlilerin hikâyelerine odaklanmaya kara verdikleri bir yıl olsa gerek. Aynı yıl içinde Bolivya sinemasında “Zona Sur” (Juan Carlos Valdivia) adlı film çekilirken, Şili ve Meksika da bir ortak yapım olan “La Nana” (Sebastián Silva) ile benzer bir temaya el atmıştı. “Chance” ise bir Panama yapımı ve yine zenginliği tehlikede olan veya filmdeki olaylardan sonra tehlikeye giren bir ailenin yanındaki iki hizmetçinin isyanına odaklanıyor. İlginç bir şekilde üç filmde de ailenin en küçük çocuğu bir erkek ve hizmetliler ile eşit seviyede bir ilişki kuran nerede ise tek bireyi ailenin. Söz konusu filmlerin ilki içlerinde doğrudan değil ama çok daha incelikli bir biçimde değişmekte olan bir düzenin getirdiği bir politik havayı taşıyan tek film. “Chance” ise belki zenginlere, adaletsizliğe ve sömürüye karşı bir yoksul “ayaklanmasını” anlatıyor ama durmayı seçtiği ve sık sık popüler güldürüye fazlası ile kayan rotası böyle bir okumayı biraz zorlama kılabilir doğrusu.

“La Nana” filminde olduğu gibi bu filmde de hizmetçilerden birinin doğum günü var ve elbette ailenin görev duygusu ile ve zoraki düzenlediği bir kutlama bu. Gerek bu sahne gerekse babanın politikacı olarak ve aile babası olarak ikiyüzlülüğü, alışverişe servet harcanırken hizmetçilerin maaşının ödenmemesi ve aile bireylerinin para konulu konuşmaları hizmetçilerinin anlamaması için İngilizce yapmaları filmin bu aile özelinden yola çıkarak genel olarak yönetenleri ve güç sahiplerini eleştirmeye soyunduğunu gösteriyor. Konuşmalarında halka refah vaat eden bir politikacının kendi evindeki hizmetçiyi sömürmesi ve işte sonra gelişen tüm olaylar zaman zaman bir Kemal Sunal güldürüsü havasını da taşıyan “halkçı” bir atmosfer içinde anlatılıyor gibi oluyor ama sonra film fazlası ile çığrından çıkıyor. Çoğunluğa ve popülerliğe yakın duran tüm filmler gibi üzerinden komedi durumu üretmesi kolay olan daha doğrusu bunu doğal kabul etmemiz beklenen klişe tiplemeleri, örneğin eşcinselleri ve travestileri kullanarak gereksiz yerlere de sapan bir film bu.

Sonuç olarak eğlendiren ama düşündürttüklerinin komedi tonu içinde zaman zaman kaybolmasına neden olan keyifli bir film. Ne olursa olsun son yıllarda özellikle Güney Amerika’da gelişen ve kuşkusuz liberal egemen güçlerin pek de mutlu olmadığı gelişmeleri hatırlatan bir film bu. İsyan edenlerin koyu renkli tenleri ile egemenlikleri yıkılanların beyaz tenlerini düşünmek yeterli bunun için.

(“Şans”)

(Visited 72 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir