“Hayatta her şey geç oluyor gibi. Bu durumda aslında hiçbir şey geç olmuyor demektir”
Emekli olan bir tren makinistinin hayata karışma çabasının hikâyesi.
Norveç’ten yönetmen Bent Hamer’in yine küçük insanlara ve onların küçük hikâyelerine odaklanmış alçak gönüllü bir filmi. Hikâye boyunca karşımıza çıkan küçük tuhaflıklar da sıradan olaylar gibi sakin ve üzerinde durulmadan anlatılıyor ve yaşlı kahramanımızın yeni hayatını renklendiriyorlar.
Tanımadığı bir çocuğun uyuyana kadar başında beklemek zorunda kalması, topuklu kırmızı ayakkabı bölümü, havaalanında geçen tuhaf bölüm veya gözleri kapalı araba kullanan adam gibi gariplikler hafif komedi tonu taşıyan ve fantastik bir havadan çok sanki günlük normal tuhaflıkları gösterirmiş gibi bir atmosfer içinde anlatılan ilginç sahneler. Kahramanımız günlük hayatını sürdürürken, örneğin yemek yerken veya yolda yürüken, etrafında seyredeni güldürecek ve şaşırtacak küçük garip olaylar oluyor sürekli. Kırk yılı aşkın rutin iş hayatından sonra düştüğü boşluğa cevap olarak yönetmen hayatın eğlendiren, çekici ve garip küçük tuhaflıklarla dolu olduğunu ve bu küçük anlamsızlıklar bütünün hayatı anlamlı ve yaşamaya değer kıldığını söylüyor sanki kahramanımıza.
Bu tür filmlerde olduğu gibi oyunculuklar yine biz seyircilerin hayatındaki insanlar kadar doğal ve yalın. Başrol oyuncusu Baard Owe genellikle sessiz ve tepkisiz bir tavırla yaşayan ve sürekli bir değerlendirme içindeki kahramanı başarılı bir şekilde canlandırıyor. Bu oyunculuk üzerinden de yönetmen hikâyesini rahat, sakin ve sıcak bir biçimde aktarıyor. Annesine ve tüm kadın kayakla atlama sporcularına adadığı filmin sonlarında yaşlı adamın denediği kayakla atlamanın sonunda ne olduğunu belirsiz bırakıyor özellikle. Her ne kadar bu sahneden sonraki final sahneleri herhangi bir fantastik gelişme gibi değil de yine sıradan olaylar gibi aktarılsa da bu sahnelerde renklerin filmin bütünü ile kıyaslandığında daha sıcak tonlarda olması ve bu son karelerin filmin geneline göre daha olumlu bir hava taşıması bir soru işareti yaratıyor seyredende.
Gösterişli değil ama yalınlığı ile etkileyici olan kareleri, filme zaman zaman dinamizm katan sevimli müziği, sıradan tuhaflıkları ile ve karlı görüntülerinin aksine sıcak bir film. Demir yolu çalışanlarının işlerine olan aşklarını da karşımıza getirerek havaalanlarının soğukluğunu iyice vurgulayan ve insanların birbirlerine göstereceği ama göstermekten sakındığı incelikleri, ilgiyi ve özeni görünür kılan bu Bent Hamer çalışması sakin ve sıcak filmlerden hoşlananlar için.