The Organization – Don Medford (1971)

“İkimiz de biliyoruz ki organize suç örgütleri polis olmadan olmaz”

Uyuşturucu ticareti yapan bir kurumsal suç örgütünün elinden beş milyon dolarlık eroini satılmasını engellemek için çalan bir devrimci grup ile beraber çalışan bir polis dedektifinin hikâyesi.

1967 tarihli “In the Heat of the Night” filmi ile sinema perdesinde ilk kez görünen dedektif “Virgil Tibbs” karakterinin sinemadaki bu üçüncü ve son macerası, ilk filmin gördüğü ilginin peşinden giden ama ikincisi gibi bunu elde edemeyen bir çalışma. “In the Heat of the Night” ırkçı bir kasabada işlenen bir cinayeti araştıran bir siyah dedektifin yaşadıklarını senaryosunun (ve onun dayandığı romanın) gücü, Norman Jewison’ın başarılı yönetimi ve Sidney Poitier – Rod Steiger ikilisinin olağanüstü oyunları ile çarpıcı bir biçimde aktarıyordu. Poitier’in karakterinin yeni hikâyelerine yer veren Daha sonraki iki film ise “blaxploitation” akımının örnekleri oldu ve bu furyadan yararlanma amacı ile çekilmiş izlenimini bıraktılar.

Açılış jeneriğinin filmin başlamasından on iki dakika sonra görüntüye geldiği film ilk on dakikası içinde sadece iki kısa cümleye veriyor ve bu sırada uyuşturucunun çalınmasını gösteriyor. Bu farklı girişten sonrası ise sıradan bir senaryodan çekilmiş sıradan bir film olmanın ötesine geçememiş. Filmde ne aradığı anlaşılmayan Tibbs’in küçük oğlu ile cinsel gelişim üzerine konuşmaları, klişe karakterlerden oluşan devrimci grup elemanları, metro inşaatındaki fazlası ile uzayan ve nerede ise komediye kayan kovalamacalı, kapışmalı çantayı kapma mücadelesi, kurguda hiç rahatsızlık duyulmadan kısaltılması gerekirmiş gibi görünen pek çok sahnesi ve “blaxploitation” akımının özelliğine uygun olarak kullanılmış görünen caz esintili ama hikâyeye pek uymuş görünmeyen müziği ile film pek de iyi bir noktada durmuyor. Raul Julia, Sidney Poitier ve senaryonun karakterine haksızlık etmiş olmasına rağmen Sheree North dışında kadronun geri kalanının oyunculuklarının vasat sularda gezindiğini söylemekte de yarar var.

70’li yıllardan getirdiği esinti, sinema tarihine geçmiş bir karakteri hak ettiği gibi olmasa da tekrar karşımıza getirmesi ve gerçekçi sonu ile yine de ilgiyi çekebilecek bir film. O klasik ifade ile, çarpışmayı kazanan ama savaşı kaybeden dedektifin finaldeki yüz ifadesi filmin kimi kusurlarını örten bir etkiye sahip ama yine de insan keşke daha parlak bir senaryo ile hikâyenin epey yüzeysel kalan sosyal teması öne çıkabilseymiş demekten kendini alamıyor.

(“Korkunç Teşkilat”)

(Visited 84 times, 2 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir