“Çocukken hep tartışırdık. Ölürken tüm hayatının gözünün önünden geçeceğini iddia ederdi. “Öyle değilmiş Wyatt” dedi”
Amerikan tarihinin önemli figürlerinden Wyatt Earp ve aralarında bir başka önemli isim olan Doc Holliday’in de bulunduğu arkadaşlarının Clanton çetesi ile mücadelelerinin hikâyesi.
Amerikalı yönetmen John Sturges’ın yine kendisinin 1957 tarihli western klasiği “Gunfight at the O.K. Corral” filminin bir bakıma devamı olarak çektiği eser, bu ilk filmde anlatılan ve sadece 30 saniye süren çatışmamın sonrasında neler olduğuna ve Earp ve arkadaşlarının Clanton ile devam eden mücadelelerine odaklanıyor. Klasik western filmlerine nazaran tarihteki gerçeklere sıkı sıkıya bağlı kalması ile dikkat çeken film belki tam da bu nedenle westernin sıkı takipçileri için yeterince “heyecanlı” olmayabilir.
Sturges’ın filmi kimi klasik western’lerin görkeminden uzak ve hani nerede ise karakter çatışması üzerinden ilerleyen bir film. Temel olarak kişisel intikam ile adaletin tesisi arasında kalan Earp’ün hikâyesini biraz fazla soğukkanlı anlatan ve fazlası ile kronolojik ve düz görünen bir anlatıma sahip olan filmin en büyük problemi yeterince hikâye içermiyor olması sanki. Hikâyeye girip çıkan kimi karakterler, örneğin Holliday’in ekibe kattığı üç adam, senaryoda herhangi bir önem taşımıyor ve varlıkları veya yoklukları akışı hiçbir şekilde etkilemiyor. Bu üç karakteri filme olayları filmin başında ilan edildiği gibi nasıl olup bitti ise o şekilde anlatma amacı ile koymuş anlaşılan senaryoyu yazan Edward Anhalt ama sinemasal bir gözle bakıldığında bu derece etkisiz olmaları seyredende de bir şeyleri kaçırdığı veya bir şeylerin eksik bırakıldığı duygusu yaratıyor ister istemez. Hikâye de işte buna benzer şekilde fazlası ile “eksik” kalmış havası veriyor çünkü yeterince sinemasal malzeme içermiyor filmin senaryosu.
Karakterleri birbirinden epey farklı görünen ama sağlam bir dostlukları olan Earp ve Holliday’i filmde James Garner ve Jason Robards, düşmanları Clanton’ı ise Robert Ryan canlandırıyor. Klasik Hollywood sinemasının bu üç büyük ismi filmi sürükleyen asıl unsurlar olarak dikkat çekiyor; hikâyenin eksikliğini de sık sık kapatıyorlar performansları ile. Robards rolünü filmin en canlı performanslarından birini vererek canlandırıyor ama Garner westernin en soğukkanlı karakterlerinden biri gibi duran Wyatt Earp’ü minimalist bir yaklaşımla ama soğukluktan da uzak durmayı başararak oynuyor; Garner’ın performasında içinde fırtınalar koptuğunu hissetmemek mümkün değil. Lucien Ballard’ın başarılı görüntüleri ve Jerry Goldsmith’in atmosfere katkıda bulunan müziği de bu oyunculuklar ile birlikte filmi ayakta tutmayı başarıyor.
“Öldürmek için rozete ihtiyacım yok” diyen karakterlerin olduğu filmde, Earp’ün bir noktadan sonra adaletin çerçevesinden çıkarak intikam arzusunun daha da katı olan çerçevesi içine kendisini hapsetmesini John Sturges’ın aksamayan ama yeterince heyecan da yaratamayan bir biçimde anlatması ve hikâyenin dramatik açıdan eksikliğinin zayıflattığı bir film bu ama bir parça çaba ile içerisine girilirse özellikle Earp karakteri üzerinden hayli çekici yanları olduğu da görülecektir. Baştaki O.K. Corral çatışması oldukça iyi sahnelenmiş olsa da bu çatışmanın öncesini bilmeyen (gerçek hikâyeyi bilmeyen veya “Gunfight at the O.K. Corral” filmini seyretmemiş) bir seyirci için sahne hikâye akışı açısından biraz havada kalıyor. Ballard’ın kamerasından karşımıza gelen ve westernlerden alışık olduğumuz doğa görüntülerinin de dozunda ve etkileyici kullanımı ile dikkat çektiğini ekleyelim. Sturges’ın filmi klasik westernlerin aksiyonuna veya tam da o sıralarda başlamış olan spagetti westernlerin barok görkemine uzak durmayı tercih eden ve zaman zaman hareketten çok düşüncenin ağır bastığı bir çalışma ve görmekte yarar var.
(“Silahların Saati”)