Coffy – Jack Hill (1973)

“Onun için kolaydı çünkü onu gerçekten öldüreceğime inanmıyordu, ama senin için o kadar kolay olmayacak çünkü seni gerçekten öldüreceğimi biliyorsun”

Kız kardeşinin uyuşturucu bağımlısı olması üzerine şehirdeki uyuşturucu mafyasının peşine düşen bir hemşirenin intikam hikâyesi.

1970’li yılların ABD sinemasının “blaxploitation – siyah sömürü” örneklerinden biri. 1970’li yılların başında radikal bir biçime bürünmüş olan siyah toplumsal hareketin Amerikan sinemasındaki karşılığının başlardaki liberal ve sorgulayıcı görüntüsünden Hollywood’un bu hareketi paraya çevirme çabasının sonucuna dönüşmesinin örnekleridir bu siyah sömürü filmleri. Yine de siyahların olağan dışı güçlü gösterildiği bu filmlerin siyah kahramanlar barındırmasını bile başlı başına olumlu bir unsur olarak görmek mümkün elbette. Üstelik bu örnekte bu güçlü karakter bir kadın ki dönemin eğilimleri açısından bu da bir yenilik sayılabilir. Filmi sinemasal kriterler açısından çok ciddiye almak mümkün değil ve bugün belki en fazla bu ucuz sömürü örneklerinin en kalıcı olmayı başaranlarından biri olarak dikkat çekebilir daha çok. 1981’de tüm siyah oyuncularının beyaz oyuncularla değiştirildiği (klasik Hollywood anlayışı para getirecek hiçbir fırsatı kaçırmaz elbette) bir versiyonu da çekilen film, Tarantino’nun “Jackie Brown” filmi ile günümüz seyircisinin de gündemine soktuğu Pam Grier’ın varlığı ile de dikkat çeken, klasik bir intikam hikâyesi kalıpları içinde ilerleyen bir çalışma. Ve kuşkusuz şiddeti ve kadını bol bol sömürmeyi de ihmal etmiyor.

Kimi aydınların, gösterdiği siyah kahramanlar ve onların toplumdaki ırkçılık ve yozlaşmaya karşı başarıları aracılığı ile siyah seyirciyi pasifize etmekle suçladığı ve kanımca da epey haklı olduğu siyah sömürü filmlerinin bu örneğini bugün sinema değerleri açısından ele alıp başarılı bulmak pek mümkün değil açıkçası. Ucuz, hatta oldukça ucuz klişelerle ilerleyen ve bu tür filmlerin yaratıcılarından Jack Hill’in hem yazıp hem yönettiği filmin senaryosu sevenlerinin aslında pek de umursamayacağı tutarsızlıklarla dolu. Grier’ın tam da filme yakışan bir erotik güçle canlandırdığı kadının bir hemşireden intikam meleğine dönüşümü ne düşünsel ne de fiziksel olarak hiç ama hiç inandırıcı değil; ilk cinayetlerini işleyen kadının hemen bir sonraki sahnedeki masum hemşire havasından tatmin olmak ve sonrasında daha da vahşileşmesindeki garipliğe takılmamak mümkün değil. Filmin türünün doğasında yer alıyor olsa da sözlere ve görüntülere bolca yansıyan cinsellik sömürüsü ise hem rahatsız edici hem komik oluyor zaman zaman. Başta Pam Grier olmak üzere filmdeki tüm kadın oyuncuların göğüsleri en az bir kez ve sık sık özellikle bu amaca yönelik olarak tasarlanmış sahnelerde karşımıza geliyor. Hele bir kadınlar arası kavga sahnesi var ki mizanseni ile adeta en büyük fantezisi “kadınların çamur güreşi” olan bir erkek tarafından yazılmış ve çekilmiş gibi duruyor. Bu tür filmlerin alamet-i farikasıdır bu diyerek geçebilirsiniz (ya da filmden keyif almak için geçmelisiniz zaten) elbette ve senaryonun şu ya da bu şekilde siyah ve beyaz ayrımı yapmadan ırkçılık, yozlaşma ve rüşvet gibi kötülükleri eleştirisinin kapsamına aldığını söyleyerek mutlu da olabilirsiniz film bittikten sonra.

Pam Grier’ın sonradan “Foxy Brown” gibi filmlerde de tekrarlayacağı intikam peşindeki güçlü siyah kadın karakterinin öne çıkan bu örneğinde müzikler, daha doğrusu 70’li yılların siyah müziğinin parlak örnekleri olan şarkılar belki de filmin en cazip unsuru; eğer bu tür filmlerin düşkünü değilseniz tek cazip unsuru hatta. Hayli sıkı caz esintili şarkılar bunlar ve ABD’de listelere giren bir albümde de yer almışlar. Grier’ın oldukça şematik (bu türdeki filmlerde şematik olmayan ne vardır ki?) karakteri gibi başta uyuşturucu mafyası lideri Kral George olmak üzere diğer karakterler de klişelerden bir bir seçilip oluşturulmuş adeta. Zaman zaman hayli zoraki duran mizahı ve pek de özenli olmayan diyaloglarını da unutmayalım filmin. Devlet işini yapmıyorsa düzeni sorgulamayın, kendi intikamınızın peşine düşün diyen filmlerden biri bu ve eğer türden hoşlanıyorsanız keyif de alabilirsiniz. Üstelik afro saçların bir kahraman tarafından kavga sırasında nasıl kullanılabileceğini anlatan eğlenceli örnekler de içeriyor. Ayrıca benzerlerinin aksine kadını öne çıkarması ve uyuşturucuya karşı net bir karşı duruş sergilemesi gibi takdir edilesi özellikleri de var.

(“Belalı Dilber”)

(Visited 86 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir