“Affetmek dünyadaki en zor iş. Umarım yapmanın bir yolunu bulursun yoksa mutsuz bir insan olarak kalacaksın”
Ölen annelerinin cenazesi için bir araya gelen ve uzun süredir ilişkileri kopmuş Çin asıllı dört Amerikalı kardeşin yeniden aile olma çabalarının hikâyesi.
Aile temalı filmleri gösteren bir televizyon kanalında dönüp dönüp gösterilebilecek türden ve kahramanlarının Çin asıllı olmasına, film boyunca karşımıza çıkarılan geçmişte veya günümüzdeki tüm ihanet hikâyelerine veya kardeşlerden birinin lezbiyen ilişkisine rağmen bu yargıya rahatça varılabilecek bir film.
Yönetmen Anna Chi bu ikinci ve şimdilik son filminde kendi etnik kökenlerini taşıyan karakterlere odaklanarak bir aile hikâyesi anlatmaya çalışıyor. Birbirlerinden kopmuş kardeşlerin “yeniden tanışmalarının” hikâyesini anlatmaya soyunan ve film boyunca ortaya çıkan sırlar, yaşanan aydınlanmalar, alınan/verilen hayat dersleri ve işte açılan sandıktan çıkan gizli mektupların en iyi özetleyebileceği bir senaryosu var filmin. Bunlara pek de yüksek seviyelerde seyretmeyen (ki bunun da temel nedeni oyunculardan çok senaryonun kendisi aslında) oyunculukları ekleyince karşımıza sıradanlığın dışına nadiren çıkabilen bir film çıkıyor elbette. Bunca bağışlama, birbirini anlama, el ele verme hikâyeleri bir süre sonra seyirciyi mesaj yorgunluğuna uğratma potansiyeli taşıyor. Müziğinden hikâyesine tam bir Amerikan televizyon filmi havasını taşıyan çalışmada elle tutulur pek bir yan yok doğrusu. Problemler ve çözümleri fazlası ile kolay hikâyeler ile karşımıza geliyor ve lezbiyen çiftin etkisi ile aydınlanan genç budist rahibin hikâyesinde olduğu gibi film çok kolay yollardan ilerlemeyi tercih ediyor hikâyesi boyunca.
Karakterlerinin çokluğu ve her birinin birkaç sezona yayılacak bir tekevizyon dizisini rahatça doldurabilecek hikâyesinin doğal sonucu olarak filmde her şey gereğinden fazla hızlı ilerliyor düşüncesine kapılmamak mümkün değil. Trajik bir an insana ihmal ettiklerini hatırlatır temalı bu filmin karakterlerinin Çinli olmasının da birkaç yeterince komik olmayan an dışında hikâye için hiçbir önemi yokmuş gibi görünmesi de filmin fazlası ile ortalamalarda gezindiğinin bir diğer kanıtı olarak gösteriyor kendini.
(“Çin İşi Bir Cenaze”)