Ressam El Greco (Doménikos Theotokópoulos) üzerine Fransız yazar Maurice Barrès’in hazırladığı bir kitap. Barrès’in bu incelemesi bir sanatçının gözü ile bir başka sanatçı ve onun ilham kaynakları üzerine hazırlanmış bir kitap olması açısından farklılaşan bir eser ve ressamın kendisi kadar, onun otuz altı yaşında geldiği ve ömrünün sonuna kadar kaldığı Toledo şehrini ve yörenin kültürünü de ele alan ilginç bir çalışma. Bir ressam, heykeltraş ve mimar olan bu Yunan sanatçı, İtalya’daki Rönesans’ın etkisi ile oluşan ve 15 ile 16. yüzyıllarda etkisini gösteren İspanya Rönesansı’nın en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir ve Barrès incelemesinde zamanında çağdaşlarından farklılığı ile dikkat çekse de sonraları unutulan bu büyük sanatçıyı bu kitabı ile tekrar sanat dünyasının ve sanatseverlerin gündemine sokmuş. Bir uzmandan çok bir sanatçının bakış açısı ile ele alınan ve ilk kez 1911’de yayımlanan kitap 1923’te yazarı tarafından gözden geçirilerek tekrar sunulmuş okuyucuya.
Kitabı Türkçeye 2016’da hayatını kaybeden sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni ve akademisyen Kaya Özsezgin çevirmiş. Çevirinin kendisi oldukça başarılı Türkçe kullanımı açısından; ama editörlük aşamasında giderilmesi gereken problemler varmış kitabın dili ile ilgili olarak. Kitabın orijinali Fransızca olduğu için yazar Barrès, El Greco’nun tüm eserlerinin isimlerini bu dilde yazmış doğal olarak ama Türkçe çeviride eserlerin isimleri olarak bunların tutulması hatalı olmuş çünkü sonuçta El Greco’nun bu eserlerinin orijinal isimleri dünya sanat literatüründe de yer aldığı şekilde İspanyolca. Bu nedenle, Türkçe çeviriyi okuyanlar orijinal isimlerini değil Fransızcasını okumak durumunda kalıyorlar. Ayrıca ilginç bir şekilde, metinde Fransızca olarak yer alırken bu tablo isimleri, tabolarla ilgili görsellerin altında Türkçeleri yazıyor. Editörün bu duruma müdahale etmesi ve orijinal isimlerin İspanyolca olarak kullanılmasını sağlaması gerekirdi.
Kitabın girişinde çevirmen Kaya Özsezgin’in oldukça bilgilendirici bir tanıtım yazısı yer alıyor. Bu yazı El Greco’nun sanatına ve ilham kaynaklarına ayrıntılı olarak değinirken, “Çok erken olgunlaşmış bir modernizmin tekil örneklerinden biri” olarak nitelendiriyor sanatçıy Özsezgin. Gerçekten de bugün kübizmin ve özellikle de dışavurumculuğun erken dönem habercisi olarak tanımlanıyor bu sanatçı ve dönemin eğilimlerinden oldukça farklı tabloları yüzünden “Delinin biriydi zaten” ifadesi sıklıkla kullanılmış hakkında. Barrès Fransız yazar, şair ve koleksiyoncu Kont Robert de Montesquiou’ya ithaf ettiği kitabında bu ilginç sanatçıyı hayat hikâyesi ile değil (zaten çok fazla bilgi yok bu konuda ve sanatçının gizemli olarak nitlendirilmesinin nedenlerinden biri de bu), eserleri ve onun bu eserlerin çoğunu yarattığı Toledo kenti üzerinden anlatıyor bize. Dolayısı ile kitap, alışılan türden bir sanatçı incelemesi değil; okuduğumuz daha çok bir seyahat kitabı gibi ve Barrès Toledo kenti içinde gezinirken, hem şehri hem de sanatçıyı keşfediyor ve izlerini sürüyor bir bakıma. Onu sanatçıya çeken ilk eser detaylı bir şekilde yorumladığı ve kitap boyunca da birkaç kez tekrar gündeme getirdiği 1586 tarihli “El Entierro del Conde de Orgaz” (Kont Orgaz’ın Toprağa Verilmesi) olmuş.
Barrès kitabı dört bölümde oluşturmuş: “Greco’nun Yapıtıyla İlk Karşılaşmam”, “Greco’nun Yaşamı”, “Toledo’da Geçirdiğim Günler” ve “El Greco bana Toledo’nun Gizini Açıyor”. “… geçen zaman onun kimliğini yansıtacak bilgiler üzerine bir bilinmezlik perdesi çekmiş bulunmaktadır” diyor yazar ve “Bu perdeyi kaldırmak ve Greco’nun gizemli kişiliği hakkında bilgi elde etmek için, Toledo şapelinin toz bulutu altında karanlığa gömülen tabloları karşısında bazı yorumlara girişmekten başka çözüm kalmıyor” cümleleri ile eserinin yöntemini açıklıyor. Yazar Greco ile Toledo’nun gizlerini birlikte ele alarak çözmeye soyunuyor ve kenti de katedraller, sokaklar, yapılar ve müzik üzerinden keşfederken Arapların (Müslümanların), Yahudilerin ve Katoliklerin birlikte yaşadığı kentin bu çokkültürlülüğünün sanatçıyı nasıl etkilemiş olabileceğini ele alıyor.
El Greco’nun kitabın yazıldığı tarihte bilinen tüm tablolarının siyah-beyaz birer resimlerine yer verilen kitapta yazarın 1923’teki basım için hazırladığı ve bu basıma özel notlar, ortaya çıkan yeni görüşler ve başkalarının Greco hakkındaki görüşlerinden oluşan eki de yer alıyor. Aynı konu veya kişi üzerine farklı tarihlerde yaptığı tabloları (örneğin “Havari Saint Jean” tabloları) birlikte görme ve farkları üzerinde düşünme fırsatı da sağlayan kitap gizemli bir sanatçı ve onun eserlerini yarattığı gizemli kent üzerine yazılmış ilginç bir eser kesinlikle. 1915 tarihli kitabında İngiliz eleştirmen, yazar ve filozof John Cowper Powys, Barrès’in kitabını şu sözlerle eleştirmiş: “… aydınlatıcı bölümleriyle büyüleyici bir eser ancak fazlasıyla mantıksal, fazlasıyla ikna edici, İspanya’nın ve İspanya’nın bu büyük ressamının karanlık ve keyfe keder ruhlarına erişmek adına, itinalı biçimde yapılmış genellemelerin süslü anlatımlarıyla dolu”. Süslü bir anlatımı olduğu doğru kitabın ama yazarının da bir sanatçı olduğunu ve kendisini büyüleyen bir karakteri ve bir şehri anlattığını da unutmamak gerekiyor.
(“Greco ou le Secret de Tolède”)