Gerçek adı Marie-Henri Beyle olan ama eserlerini yazarken kullandığı Stendhal adı ile tanınan Fransız yazarın önce dergilerde yayımlanan ve ölümünden sonra “Chroniques Italiennes” adı altında bir kitapta toplanan hikâyeleri. Eski el yazmalarından derleyerek oluşturduğu hikâyelerde yazar zaman zaman “çeviri”sini yaptığını belirttiği el yazmalarına atıfta bulunarak, bazı bölümleri günün (1800’lü yılların ilk yarısı) okuyucusu için gereksiz detayları içerdiği veya fazla garip olacağı için dışarıda bıraktığını belirtiyor. 16. ve 18. yüzyıllar gibi farklı tarihlerde geçen bu tutku ve şiddet hikâyeleri geçtikleri dönemlerin İtalya’sından “skandal”lar getiriyor karşımıza ve soyluların, kilisenin ve ordu mensuplarının ülkenin kaos ortamında yaşadıkları dramları anlatıyor bize.
Edebiyattaki realizm akımının en önemli isimlerinden biri olan Stendhal’in hikâyelerinin her birinin başında, çeviriyi yapan Hamdi Varoğlu’nun (kitapta belirtilmediği için ona ait olduğunu varsayıyorum) bir iki sayfalık açıklamaları var ve bu açıklamalar hem hikâyelerin içeriği ile ilgili yorumlar içeriyor hem de yazarın üslubunu açıklıyor okuyucuya. Stendhal’in üslubu hikâyelerden biri (“Castro Başrahibesi”) ve o da kısmen hariç olmak üzere, gerçekten de farklılığı ile vurgulanması gereken bir unsur. Romantizme hayli açık olan hikâyeleri nispeten mesafeli bir dile ile yazmış Stendhal ve zaman zaman kendinizi popüler bir tarih dergisinde, geçmişte olmuş bir olayı (skandallar, ölümler, aşklar, ihanetler, fedakârlıklar içeren) okur gibi hissediyorsunuz. İlgili dönemlerin İtalya’sında halk, soylular, papalık, dinsel kurumlar, ordu, yargı, sosyal ve toplumsal düzen hakkında epey bilgi veren ve Stendhal’in yaşamının son yıllarında yazdığı hikâyeler ilginç bir okuma serüveni sunuyor okura kesinlikle ve bireylerin ve başta din olmak üzere kurumların ikiyüzlülüklerinden de ilginç sahneler anlatıyor.
(“Chroniques Italiennes”)