Le Divorce – James Ivory (2003)

“O evli. Günümüzde her ne anlama geliyorsa bu…”

Bir Fransız ile evli ve Paris’te yaşayan bir kadın ile onu ziyarete gelen kız kardeşi üzerinden anlatılan bir Fransiz ve Amerikan değerlerini karşılaştırma hikâyesi.

Alman senarist Ruth Prawer Jhabvala ve Hintli yapımcı Ismail Merchant ile yaptığı filmlerle sinemanın kimi parlak örneklerine imza atan James Ivory’den bir Diane Johnson uyarlaması. Paris’te geçen film Fransız ve Amerikan karakterleri aracılığı ile iki toplumun evlilik, ilişkiler, gelenekler ve sosyal davranış özellikleri üzerinden karşılaştırmasını yapıyor. Ortaya çıkan ise Ivory’nin kimi benzersiz filmlerinin gerisinde kalan ama yönetmenin ince zevkinin ve estet yaklaşımının izlerini taşıyan bir çalışma oluyor.

Kız kardeşleri canlandıran Kate Hudson ve Naomi Watts’dan Leslie Caron’a, Melvil Poupaud’dan Romain Duris’ye Amerikan ve Fransız sinemasının ünlü oyuncularının yer aldığı zengin kadrosu ile çekicilik potansiyeli yüksek bir film aslında “Le Divorce”. Tüm bu ünlü oyuncular romantik komediden drama gidip gelen bir havası olan filmde Amerikan toplumunun ve onun Avrupa’daki en zıt karşılığı görünen Fransız toplumunun farklılıklarını sergilemeye çalışırken ortada bir tavır takınır gibi görünüyor ama finali ile birlikte hikâyenin tamamı düşünüldüğünde filmin temel mesajlarından birinin Fransızların arsızlığı olduğu açık. Sonuçta iki Amerikalı kız kardeşin iki Fransız erkeğin ihanetine uğradığı bir hikâye bu. Film iki toplumun zıtlıklarını genellikle mizah unsurları ile paketleyerek sunuyor seyirciye ve bir yandan zıtlığın altını çizerken diğer yandan da bu farklıkların yarattığı zenginliği göstermeyi hedefliyor. Bu zıtlıkların uzlaştırıcısı ise Kate Hudson’ın canlandırdığı Isabel karakteri. Isabel baştaki tam bir Amerikalı karakterden yola çıkıp finalde yarı Fransız bir Amerikalıya dönüşerek filmin uzlaştırıcı tavrınının da sembolü oluyor.

Yemek masasındaki görüntülerden şarap kadehine zumlanan kameraya, mağaza vitrinlerinden oyuncuların ve mekanların görünümlerine kesinlikle “şık” bir film karşımızdaki. Öyle ki kırmızı bir Hermes çanta filmin baş rollerinden birini kapmış. Bu açıdan da Ivory hikâyeyi belki amaçladığı gibi şık bir görünüme kavuşturmuş görünüyor ama tüm bu şıklık ve yumuşaklık bir süre sonra yorucu da olabiliyor. Filmin zayıf bir diğer yanı ise sıkı bir vodvil havası ile hayli çarpıcı bir biçime kavuşabilecek hikâyesini dinamizmden oldukça uzak biçimde anlatması. Filmin yaratıcıları belki ünlü oyuncuların ve tüm o şıklığın dinamizmin yerini alabileceğini düşünmüş ama eğer gerçekten düşündükleri bu ise, sonuç umdukları gibi olmamış. Kalabalık oyuncu kadrosu içinde öne çıkan isimler ise Kate Hudson, Glen Close ve İngiliz sanat uzmanı rolündeki Stephen Fry oluyor. Diğer isimler bir süre sonra “bu da varmış filmde” cümleleri arasında kaybolup gidiyorlar.

Başarılı diyalogları, kimi çarpıcı gözlemleri ve özellikle kimi Fransız karakterlerinin “Fransızlığı” ile yine de ilginç bir film bu James Ivory çalışması. Bir başka yönetmenin elinde seyre değer bir romantik komediye dönüşebilecek filmi usta yönetmen “şık” bir romantik komediye çeviriyor ve cazibesini de artırıyor özetle. Evet, yönetmenin 80’li ve 90’lı yıllardaki baş yapıtlarının kesinlikle gerisinde ama ilgiyi hak eden bir çalışma yine de.

(“Le Boşanma”)

(Visited 81 times, 2 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir