Let’s Make Love – George Cukor (1960)

“Biri zenginler parası olan fakir insanlardır demiş. Yanılıyor, onlar insan bile değildir”

Bir müzikalde kendisi ile dalga geçildiğini öğrenen bir zengin adamın oyuna müdahele etmek istemesi ile başlayan olayların hikâyesi.

Frank Sinatra Paris’e gider de Yves Montand New York’a gelmez mi? Marilyn Monroe’nun tamamlanabilen bu sondan bir önceki filminde Montand filmin hemen başında belki bir parça uzun ama kesinlikle eğlenceli bir biçimde ve resimlerle anlatılan atalarından devraldığı mirası daha da büyütme derdinde ve kadın avcısı bir zengin rolünde beklenenden daha az şarkı söylüyor belki ama hikâyenin doğası gereği Sinatra’nın Paris’te geçen kimi filmlerinde sırıttığı kadar sırıtmıyor.

Biraz yorgun görünen bir Monroe var bu müzikal filmde ama yine de başlangıçtaki “My Heart Belongs To Daddy” şarkısı başta olmak üzere Monroe filmi sürükleyen isim oluyor. Klasikleşmiş bu şarkı eşliğinde Monroe elbette ve her zamanki gibi çok cazip ve seksi ve masumiyeti birleştiren performansı ile çok başarılı. Cole Porter’ın 1938 yılında başka bir müzikal için bestelediği şarkı bu filmdeki Monroe yorumu ile bilniyor en çok ve seyirciye keyifli anlar sunuyor filmin hemen girişinde. Bir sonraki ve gösterime giren son çalışması olan “The Misfits” filminde olduğu gibi Monroe yine anaç bir karakteri oyunuyor ve etrafındaki herkese yardımcı olmaya çalışan, sanki herkesin neye ihtiyacı varsa onu vermeye çalışan bir müzikal yıldızında herkes için üzülen ve her zaman kendinden vermeye hazır bir karaktere can veriyor. Holywood elbette bu filmde de onu “sömürmeye” devam ediyor ve etrafındakilerin ne konuştuğunu anlamak için akşam lisesine giden bir aptal sarışın rolüne layık görüyor onu. Sevgilisi rolündeki o dönemin ünlü İngiliz şarkıcısı Frankie Vaughan sadece şarkı söylemeliymiş dedirten bir performans verirken senaryonun harcadığı isim Tony Randall oluyor. Sürekli mutsuz ve endişeli yüzü ile filmin başında ana karakterlerden biri gibi iken sonradan ortadan kaybolan Randall göründüğü sahnelerde filmin komik anlarına da imza atıyor.

Milton Berle, Gene Kelly ve Bing Crosby’nin küçük rolleri ile yer alarak tatlı sürprizler yarattığı film ne yazık ki bu üçlünün Montand’ı eğittiği ve yüksek komedi potansiyeli taşıyan sahneleri gerektiği kadar çarpıcı bir biçime sokamayarak bu ünlü isimlere de haksızlık ediyor. Belki hikâyesinin ve şarkılarının yeteri kadar bütünleşmemesinden de kaynaklanan bir nedenle yeteri kadar çarpıcı olamayan ama başta “My Heart Belongs To Daddy” olmak üzere, “Let’s Make Love” ve “Incurably Romantic” şarkıları ile hayli eğlenceli bir film. Monroe ve Montand’ın moda deyimi ile kimyası pek uyuşmamış görünüyor ama sonuçta hikâye bunu amaçlamıyor zaten.

(“Gel Sevişelim”)

(Visited 139 times, 2 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir