Night Tide – Curtis Harrington (1961)

“Deniz suyunu damarlarımda hissediyorum. Denizin kükremesini dinliyorum, benimle bir annenin yavrusuyla konuştuğu gibi konuşuyor. Gelgit yüreğimi çekiyor. Ay’ın yüzü ruhumu garip bir hasretle dolduruyor”

Panayırda deniz kızı olarak çalışan bir genç kadına âşık olan bir denizcinin yaşadığı tuhaflıkların hikâyesi.

Curtis Harrington’ın yazdığı ve yönettiği bir ABD yapımı. Harrington’ın ilk uzun metrajlı filmi olan çalışmada denizci genç adamı ilk kez bir başrolde oynayan Dennis Hopper canlandırıyor. Yönetmenin Edgar Allan Poe’nun ünlü şiiri “Annabel Lee”den ve hayranı olduğu “Cat People” (Jacques Tourneur, 1942) filminden esinlenerek yazdığı hikâye alçak gönüllü ve ilginç bir korku ve aşk filmine dönüşürken ve finaldeki açıklama ile psikolojik bir boyut kazanırken, belirsizliğe de yer vermesi ile dikkat çekiyor. Belki de korkudan çok, bir fantezi olarak değerlendirilmesi gereken hikâye gerçekçi bir atmosferde anlatılan bir bağımsız yapım. Bir B tipi film olarak üzerinden geçen neredeyse 60 yıl sonra da ilgi toplayabilecek bir “küçük” sinema eseri.

İskelenin üzerinden, sigara içerek denizi ve dalgaları seyreden genç bir denizcinin görüntüsü ile açılıyor film. Johnny Drake (Dennis Hopper) hafta sonu iznini deniz kıyısındaki kasabada dolaşarak geçirmekte ve tek başına takılmaktadır. Saf ve sevimli bir gençtir Johnny ve tesadüfen girdiği “Blue Grotto” adındaki bir gece kulübünde Mora adında ve yalnız başına oturan bir genç kadınla arkadaş olmaya çalışır. Sohbetlerini Johnny’in anlamadığı bir dilde konuşan yaşlı bir kadın böler ve Mora telaş ve korku ile terk eder kulübü. Johnny peşine düşer onun ve gizem dolu bir aşkın da hikâyesi başlar böylece. Kapalı alandaki bir atlıkarıncanın üzerindeki bir dairede oturan Mora’nın evi okyanus manzaralıdır, sabah kahvaltısına çağırdığı genç adama balık hazırlamıştır, kendisi panayırda deniz kızı olarak çalışmaktadır ve patronu onu bir deniz yolculuğunda bulduğunu söylemektedir. Genç adamı herkes uyarır kız hakkında; atlıkarıncanın sahibi ve onun torunu, kızın panayırdaki patronu ve bir falcı. Bir başkomiser de etrafta dolaşmakta ve ölü bulunan iki genç adamla ilgili sırrı çözmeye çalışmaktadır.

Evet, bir deniz kızı hikâyesi bu, daha doğrusu deniz kızı olduğunu söyleyen bir kadına âşık olan adamın tanık olduğu tuhaflıkları, gizemli yaşlı kadını ve elbette deniz kızının sırrını anlamaya çalışmasının hikâyesi. Hikâyenin finalindeki izahat içerdiği psikolojik boyut ile öne çıkıyor ve bir yasak aşkın nelere mal olabileceğini gösteriyor seyirciye ve B tipi bir filme uygun içeriği ile göz dolduruyor. Buna karşılık yeni bir aşk iması ne hikâyeye ne de hikâyesini anlattığı karaktere yakışıyor açıkçası. Neyse ki final bir tereddüt de yaratarak ve bir belirsizlikle seyirciyi ve Johnny’i baş başa bırakarak bu yanlış seçimi unutturuyor.

Filmin alçak gönüllü bütçesi (efektler yok denecek kadar az, adını muhtemelen Capri’deki “Grotta Azzurra” adındaki deniz mağarasından alan kulüpte geçen sahnede rol alanlar yönetmenin arkadaşları vs.) görsel atmosferini yeterli gizemi yaratacak bir düzeye taşımasına engel olmamış. Vilis Lapenieks’in görüntü çalışması pahalı görünmeye soyunmadan da başarılı bir sonuç ortaya çıkarılabileceğinin kanıtı olurken, film başta deniz ve dalgalar olmak üzere hikâyesi için kritik öneme sahip unsurları iyi kullanıyor. Örneğin Johnny’nin bir gece vakti kadının ıslak ayak izlerini takip ederek okyanus kenarına kadar gitmesi ve orada yaşananlara tanık olduğumuz sahne filmin atmosfer inşa etmekteki başarısının çok iyi bir temsilcisi. Kendisi ile ilgili gerçekten ve bunun sonuçlarından korkan bir kadın ile ona olan aşkı ile ne olduğunu anlamak ve sorunu çözmek arasında kalan bir erkeğin hislerini bize geçirirken bu görsel başarıdan bolca yararlanıyor film. Kuşkusuz burada başarı kelimesinin filmin iddiasızlığı ile tutarlı bir düzeyi işaret ettiğini vurgulamak gerek; tıpkı filme ilham veren Poe’nun eserleri gibi kısa ama yoğun hikâyesine yakışan, yalın ve gerçekçi bir görsellik bu ve basit kamera hareketleri ve siyah beyaz görüntü çalışması ile elde edilmiş. Yukarıda anılan sahnenin sonunda iskelenin ayakları altında erkek ve kadının karşılaştığı sahne dalgaların sesi ve görüntüsü, adamın haykırışı ve kadının çığlıkları, yankılar vs. ile elde edilen “ucuz roman” görüntüsünün parlak bir örneği.

Poe’nun tamamlayabildiği son şiiri olan Annabel Lee’nin son dört mısraı ile bitiyor film (Melih Cevdet Anday’ın çevirisi ile: “Orada gecelerim, uzanır beklerim / Sevgilim, sevgilim, hayatım, gelinim / O azgın sahildeki / Yattığın yerde seni”). Bugüne kadar pek çok edebiyat eserine, müzik ve film çalışmalarına ve hatta bir video oyununa ilham veren bu şiir türünün klasiklerinden biri ve burada şiirdekinin aksine aşk ölümden sonra devam etmiyor. Senaryonun tam da bu noktası açıkçası pek doğru bir tercih olmamış ve hatta Johnny karakterinin finale kadar çizilen iyi yürekli ve sevimli profiline de pek uymamış.

Tüplü dalış sahnesi ve tam da B tipi bir gerilim hikâyesine yakışan panayırdaki son bölüm (fırtına, yağmur, gece karanlığı, silah sesi vs.) ile seyirciyi tatmin eden filmin David Raksin imzalı müzikleri -zaman zaman bir parça fazla duyguları yönlendirici olsa da- hikâyeye yakışmış görünüyor. Yönetmenin güçlükle bulabildiği 50 bin dolarla (bugünkü değeri ile yaklaşık 500 bin dolar) çektiği film karanlık bir şiiri hatırlatan havası ile ilgiyi hak eden bir çalışma. Harrington’ın farklı türleri (korku, gerilim, romantizm, dram, gizem vs.) bir araya getirdiği filmde Dennis Hopper’ın performansı oyuncunun kariyerinin sonraki yıllarındaki daha vurgulu performanslarının aksine oldukça ekonomik ve karakterini gerçekçi kılarken, kahramanımızın filmin başlarındaki rahatlığı kadar sonlarındaki gerginliğini de aynı başarı ile yansıtıyor bize. Bir yalnızlık hikâyesi olarak da nitelendirebileceğimiz film, hiçbir arkadaşı gösterilmeyen Johnny’nin de Mora gibi, yaşadığı toplumda ayrı duran bir karakter olarak bir diğer deniz kızı olduğunu söylüyor belki ama hikâye boyunca, karşılaştığı herkesle çabuk ilişki kurabilmesi ve yüzünden neredeyse hiç eksik etmediği gülümsemesi bu söylemle bir parça çelişiyor.

(Visited 63 times, 2 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir