Phase IV – Saul Bass (1974)

“Farklı türlerden sıradan karıncalar, karıncaların yapmayacağı şeyleri yapıyordu. Toplanıyor, iletişim kuruyorlardı. Karar alıyor ve uyguluyor gibi görünüyorlardı”

Arizona çöllerindeki karıncaların bölgede yaşayanları evlerini terk etmeye zorlayan tuhaf hareketlenmelerini araştıran iki bilim adamının hikâyesi.

Senaryosunu Mayo Simon’un yazdığı, Saul Bass’ın yönettiği bir Birleşik Krallık ve ABD ortak yapımı. Hikâye Arizona’da geçse de iç çekimleri İngiltere’de, dış sahneleri ise Kenya’da gerçekleştirilen film Bass’ın ilk ve tek uzun metrajlı sinema çalışması. Filmde süre ve çekicilik açısından önemli bir yer tutan sahneleri Ken Middleham’ın görüntülediği film başta finali olmak üzere, stüdyonun müdahaleleri nedeni ile yönetmenin hayal ettiği bir şekilde sinema seyircisinin karşısına çıkamamış ve çok ilgi görmemiş ama zamanla ve özellikle korku / gerilim filmlerinden hoşlananlar için kült statüsüne kavuşmuştu. Bass’ın görsel yeteneğinin tüm izlerini taşıyan ve bu bakımdan hayli çekici sahneleri olan film hikâye açısından aynı düzeyi yakalayamasa da, ilgiyi kesinlikle hak eden bir eser.

Yönetmenlik kariyeri biri belgesel türünde olmak üzere 6 kısa film ve tek bir uzun metrajlı filmden oluşan bir sinemacı Saul Bass. Filmlerin jenerikleri için yaptığı çalışmalar, grafik tasarımlar ve hazırladığı posterlerle hak edilmiş bir ün kazanan Bass’ın bu ilk ve son uzun metrajlı film yönetmenliği eksiklikleri olsa da hayli ilginç bir çalışma. Birinin sadece sesini duyduğumuz toplam 7 oyuncusu var filmin ve onların üçü de hayli kısa görünüyorlar hikâyede. Bu nedenle temel olarak üç oyuncu arasında ve araştırma için kurulan çadır biçimindeki küçük bir istasyon içinde geçiyor hikâye ama bu oyuncular dışında filmin -belki de asıl diyebileceğimiz- karakterleri binlerce karınca ve birkaç da karınca düşmanı böcek. Senaryoyu yazan Mayo Simon tiyatro oyunları da yazan bir isim ve tek bir mekânda kısıtlı sayıda karakter arasında geçen hikâyeler konusunda rahat çalıştığı da belli ama hikâye -belki filmin karşımıza çıkabilen versiyonu nedeni ile- yeterince güçlü bir etki yaratamıyor zaman zaman. Bunda filmin görsel başarısının öne geçmesinin de payı var kuşkusuz ama iki bilim adamının (özellikle de genç olanının) yeterince geliştirilmemiş olması ve üçüncü karakterin işlevsiz (ve belki de sadece finale hizmet etmek için yaratılmış olması) bırakılması asıl etken. Mayo Simon’un senaryosundan yola çıkarak bilim kurgu yazarı Barry N. Malzberg’in aynı isimli bir roman da yazdığı filmin yapımcı şirket tarafından kesilen orijinal finalinde Saul Bass’ın René Magritte ve Salvador Dali esintili bir görsellik yaratttığı söyleniyor ki bu da filmin sinema değeri açısından değerlendirildiğinde, görsellik üzerinde daha özenli durulduğunu gösteriyor.

Karıncaları hareketlendirenin ne olduğunu açıklamıyor film; gökyüzünde bir takım kozmik değişiklikler, güneş tutulmasını andıran görüntüler görüyoruz ama bunların ötesinde başka bir şey olup olmadığını anlamıyoruz. Tarzı açısından kesinlikle Saul Bass’e yakışan görsellikte bu giriş ve onu destekleyen Brian Gascoigne imzalı müzik oldukça etkileyici. Ses çalışmasının çok kritik bir öneme sahip olduğu hikâye bu açıdan da kesinlikle çok başarılı. Karıncaların çıkardığı seslerle ardından yaptıkları hareketlerin eşlenerek “dillerinin anlaşılması”nın onlarla iletişim kurmanın yolu olarak kullanıldığı hikâyede gerilim ve korkunun temel araçlarından biri oluyor ses çalışması ve Gascoigne müziği de bir film müziğinin olması gerektiği şekilde asıl olarak atmosferin yaratılmasına katkı sağlıyor. İlk 7 dakikasında sadece karıncaları gördüğümüz filmde “hayal edilen sesler”le gerçek sesler iyi bir biçimde kaynaştırılmış ve ortaya görsel düzeye yakışan bir işitsel atmosfer çıkmış. Doğayı görüntülediği çalışmalardaki başarısı ile bilinen fotoğrafçı ve kameraman Ken Middleham’ın yakın plan karınca ve diğer böcek çekimlerinin üst düzeyi de önemli bir katkı sağlamış. Görsellikteki gerçekçilik karınca sürüsünün bir örümceği veya bir fareyi yok ettiği bölümlerde veya iki karınca ile bir peygamberdevesi arasındaki mücadele sahnesinde olduğu gibi bir doğa belgeseli seyrettiğimiz havasını yaratıyor ve bu da filme oldukça önemli bir katkı sağlıyor.

Nigel Davenport’un karıncalardaki gizemli değişikliği çözmeye saplantılı bir ilgi duyan Hubbs karakteri ile Michael Murphy’nin oynadığı genç bilim adamı Lesko karakteri arasındaki kişilik farkları ve karıncaların gittikçe artan güçleri ve yarattıkları tehlike ile mücadele konusundaki görüş farklılıkları büyük bir kısmı tek mekanda geçen bir hikâye için iyi bir çatışma potansiyeli yaratmış ve zaman zaman da bunu iyi değerlendirmiş Saul Bass ama senaryonun ona yeterince hareket edecek alan yaratmaması ve çatışmaya daha derin ve etkileyici bir içerik kazandıramaması nedeni ile bu potansiyel yeterince değerlendirilememiş.

Birey değil bir bütün oluşturan hücrelere dönüşen, birey olarak savunmasız ama toplu olarak çok kuvvetli ve akıllı bir güç olan karıncaların sırrını keşfetmenin ve onları durdurmanın peşine düşen iki bilim adamının ve yanlarına sığınmak zorunda kalan bir genç kadının bu hikâyesinde Nigel Davenport ve Michael Murphy işlerini yaparlarken, trajik hayatı henüz otuz dokuz yaşındayken sona eren Lynne Frederick senaryonun onu sadece masum ve saf bir kadın olarak çizmekle yetinmesi yüzünden (ilk sahnesinde at üzerinde -sanki bir erotik filmdeymiş gibi- erkeklere selam verdiği sahnenin tuhaflığı!) hikâyede önemli bir işlev üstlenememiş. Bert I. Gordon üç yıl sonra H. G. Wells’in hikâyesinden “Empire of the Ants” (Dev Karıncalar İmparatorluğu) adında bir başka “karıncaların tehlikesi” filmi çekmişti ama Bass’ın bu filminin düzeyinin epey altında kalmıştı. Dolayısı ile tehlikenin karıncalardan kaynaklandığı bir korku ve / veya gerilim filmi izlemek için çok daha doğru bir seçim Bass’ın bu çalışması. Yeterince tatmin edici değil ama B tipi filmlerin havasını daha ciddi bir boyuta taşıyan, açık bıraktığı ucu ile seyircisinde sorular yaratan ve Bass’ın görsel yeteneğinin iyi bir örneği olan bu filmi izlemekte yarar var.

(Visited 82 times, 2 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir