Pusu (devletin yeni sahipleri) – Ahmet Şık

Artık kitapçıların raflarında “Cezaevlerinde yazılan kitaplar” diye bir bölüm açılsa yeridir. Geçmişte de bu konuda örneklerin bolca olduğu bir tür bu Türkiye’de ve son beş yıl içinde de ciddi bir patlama oldu bu konuda. Ahmet Şık cezaevinde başladığı ve son bölümlerini de “dışarıda” tamamladığı kitabında temel olarak kendi gözaltına alınma sürecine ve “içeride” geçirdiği zamana odaklanarak ve kendi yaşadıklarından yola çıkarak ülkede neler olup bittiğini analiz ediyor. Suçun, iddiaların, suçluların ve masumların tamamı ile birbirine karıştığı bu kaos ortamında Ahmet Şık kitabında hayli öfkeli ve cesur bir söylem tutturmuş. Öfkesi anlaşılır, cesareti de takdir edilesi bir tavır. Kitap bunun dışında tarihe de sağlam bir not düşüyor ve gözaltına alınmasına neden olduğu araştırmalarından da söz ediyor. Kitabın ekindeki ve Emniyet içindeki fişlemenin kanıtı olarak sunulan belge ise hayli çarpıcı ama başka bir ülkede ortalığı ayağa kaldıracak bu belge ana akım medyada hemen hemen sessizlikle karşılandı. Belgenin yalanlanmadığını bile düşününce Şık’ın öfkesi daha da anlaşılır oluyor. Giriş yazısının altına yazıyı yazan Umur Talu’nun adının koyulmasının unutulmasından titiz okurları rahatsız edecek kimi yazım yanlışlarına, kitabın biraz aceleye getirilmiş olduğunu da söylemek gerek. Bölüm başlıklarındaki alıntıların (Gramsci’den Neruda’ya, Hz. Muhammed’den Joseph Goebbels’e uzanan farklı dünyaların insanları bu alıntıların sahipleri) bölüm içinde anlatılanlarla çok uyumlu olduğunu da söyleyelim ve onlardan birini, Bertolt Brecht’in “Sezuan’ın İyi İnsanı” oyunundan yapılan alıntıyı hatırlatalım:

“Aramızda dolaşıp kurbanını seçiyor zorbanın teki / Sessiz kalırsak bize dokunmaz diyorsunuz”

(Visited 68 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir