Turist Ömer Uzay Yolu’nda – Hulki Saner (1973)

“Kaptanın seyir defteri. Yıldız tarihi: 2520.1. Gezegen Orin 7’nin yörüngesine girdik. Görevimiz yıllardır burada yaşamakta olan Profesör Krater’den bilimsel notları almak”

Kendisini çok uzak bir gelecekte, Atılgan uzay gemisinin mürettebatı ile birlikte Orin 7 gezegenindeki gizemli cinayetlerin ortasında bulan Turist Ömer’in hikâyesi.

Bizde “Uzay Yolu” olarak bilinen” Star Trek” adlı televizyon dizisinden “uyarlanan” bu Turist Ömer macerasının senaryosunu Ferdi Merter yazarken, yönetmenliğini bu karakterin tüm maceralarında olduğu gibi Hulki Saner yapmış. ABD’de 1966 – 1969 arasında gösterilen, bizde ise 1972’den itibaren TRT ekranlarına ulaşan ve seyirciden büyük ilgi gören dizinin Amerikan televizyonlarında gösterilen ilk bölümü olan “Man Trap”den uyarlanan film bir yandan dizinin orijinal hikâyesine sadık kalırken, diğer yandan Turist Ömer’i bu hikâyeye zoraki yerleştirmiş olmasının etkisi ile iki ayrı film havası veriyor sık sık. Hikâyenin kendisinden karakterlerine ve müziğe kadar pek çok unsuru (ç)alıntı olan ve Sadri Alışık’ın komedisi ile Uzay Yolu’nun macera havası arasında kararsız kalmış görünen yapıt öncelikle ve belki sadece Yeşilçam, Sadri Alışık ve fantastik bilim kurgu hayranları için.

Star Trek ABD’den çıkan en uzun ömürlü ve en popüler dizilerden biri olarak televizyon (ve sonra da sinema) tarihinde iz bırakan markalardan biri. 1969’da sona eren orijinal dizi, daha sonra aralarında çizgi filmlerin de olduğu pek çok farklı yapımda ve hatta kitaplarda hayat bulmaya devam etti. Farklı nesillere uzanan ve farklı oyuncular / yeni karakterlerle yeni diziler ve sinema filmleri ile bugüne kadar hayatını sürdüren “Star Trek” bizde de tek kanallı televizyon zamanında çok sevilerek izlenmişti. Yaratıcısı Gene Roddenberry’nin liberal dünya görüşlerinin şekillendirdiği dizi, derinliği ve günümüzde de karşılığı olan bilim kurgu hikâyeleri ile farklı bir yerde konumlandırmıştı kendini ve uzun ömrünü de bu “güncelliği”ne de borçlu muhtemelen. Sınırsız sayıda farklı canlı türlerinin ve dünyaların olduğu bir gelecekte geçen ve ışık hızının aşılmış olması sayesinde bu dünyalar arasında gidip gelebilen insanlar ve diğer canlıların maceraları günümüzde de aynı derecede önemli olan barış kavramı üzerine de düşünmeye sevk ediyordu izleyicisini. Peki, Hollywood resmi ilk Star Trek filmini 1979’da çekerken Yeşilçam’ın ondan altı yıl önce beyazperde hayat verdiği bu uyarlamanın baş karakteri Turist Ömer’in nasıl bir bağlantısı vardı Uzay Yolu ile?

Yukarıdaki sorunun cevabı “hiç” elbette, Yeşilçam’ın dönemin popüler yerli film karakteri ile popüler televizyon dizisini bir araya getirme uyanıklığı dışında. Yeşilçam’ın Kemal Sunal’ın Şaban’ı ile birlikte en önemli iki komedi karakterinden biri olan Turist Ömer ilk kez 1963 tarihli Hulki Saner filmi “Helal Olsun Abi”de çıkmıştı seyircinin karşısına. Alışık’ın Ayhan Işık ile başrolleri paylaştığı filmdeki karakteri seyirciden çok ilgi görünce, Saner senaryosunu yine kendisinin yazdığı ve doğrudan bu karakterin adını taşıyan filmle 1964’te ikinci kez beyazperdeye taşıdı Turist Ömer’’i. Yine 1964 tarihli ve her ikisini de Saner’in yönettiği iki Ayşecik filminde (“Ayşecik Cimcime Hanım” ve “Ayşecik Çıtı Pıtı Kız”) daha hikâyenin parçası olan Turist Ömer ardından altı filmde daha seyirci ile buluştu. Tümünü Hulki Saner’in yönettiği bu yapıtlarda maceradan maceraya atıldı Sadri Alışık kendisi ile özdeşleşen bu karakter ile: “Turist Ömer Dümenciler Kralı” (1965), “Turist Ömer Almanya’da” (1966), “Turist Ömer Arabistan’da” ( 1969), “Turist Ömer Yamyamlar Arasında” (1970), “Turist Ömer Boğa Güreşçisi” (1971) ve “Turist Ömer Uzay Yolunda” (1973). Kendisine özel selam türü, zengin gönlü ve kalender yapısı ile Turist Ömer sinemamızın en ilginç karakterlerinden biri kuşkusuz. Bu karakteri “Mistır Spak, Kabakulak” gibi tipik esprilerle bir Uzay Yolu macerasının içine yerleştirmek sinema açısından bakıldığında pek de iyi bir sonuç vermemiş aslında ve ortaya birbiri ile pek de organik bir şekilde bir araya gelmemiş iki ayrı hikâye çıkmış. Buna karşılık Turist Ömer filmlerinin bu sonuncusunun 1964 tarihli yapıt ile birlikte dizinin en öne çıkanlarından biri olduğunu da söylemek mümkün.

Saner’in senaryosu komedisini, temel olarak Turist Ömer’in Volkanlı Mr. Spock (Jeneriğe göre Spak!) ile olan ikili sahnelerindeki gibi zıtlıklar üzerinden yaratılan absürtlüklere dayandırmış. Hamile bıraktığı gerekçesi ile zorla nikâh masasına oturtulan bir Türk adamın zaman makinesi marifeti ile birden çok uzak bir geleceğe ve bir başka dünyaya transfer edilmesi ile ortaya çıkan durum aslında usta bir senaristin elinde çok daha yaratıcı bir hikâyeye dönüşebilirdi ama burada ne sonuç böyle olmuş ne de zaten böyle bir derdi varmış filmin yaratıcılarının. Sonuçta Turist Ömer ve Uzay Yolu gibi iki zaten popüler bileşen varmış ellerinde ve onlar da bunları hoyratça bir araya getirmenin Yeşilçam seyircisine yeteceğinin farkındaymışlar. Dizinin TRT’deki seslendirmesini yapan Ferdi Merter (Doktor McCoy) ve Erol Amaç’ın (Mister Spock) karakterlerini bu kez kendilerini canlandırması da, bu garanti olan popülariteden yararlanmak amacı ile seçilmiş zaten; TRT’de Kaptan Kirk’ü seslendiren Oytun Şanal çekimler sırasında bir tiyatro oyununda görevli olduğu için yerini Cemil Şahbaz almış. Filmin dizinin orijinal müziğini ve Atılgan uzay gemisinin görüntülerini bir telif, hatta izin kaygısı duymadan kullanması da aynı yaklaşımın sonucu elbette.

Dizi ile kıyaslanınca, başta kaptan köşkü olmak üzere set ve dekorların zayıflığı, uzay gemisinin kapılarının açılıp kapanırken çıkardığı seslerin ağızla yapıldığının açık olması ve yaratıkların bazılarının tasarımının basitliği gözden gelinemeyecek kadar önemli problemler elbette ama farklı bir beklenti gerçekçi olmadığı gibi, bu durumun filme bir mizah havası kattığını söylemek de mümkün; bir “ses büyüteci”nin tüm o ultra gelişmiş teknolojik ortamda duvara bir çivi ile asılmış olması gibi absürtlüklerle birlikte değerlendirmek gerekir bu durumu. Absürtlüklerle devam etmek gerekirse, birkaç örnek daha verilebilir bu konuda; sadece bir profesör, eşi ve robotların yaşadığı Orin 7’deki eski uygarlık kalıntılarının (Efes’te çekilmiş bu sahneler) anlamı konusunda hiçbir açıklaması yok hikâyenin örneğin. The Ventures’un “Out of Limits”, İstanbul’daki zoraki nikâh sahnesinde Armando Trovajoli’nin “Homo Eroticus” ve bir canavarın Kirk’e saldırdığı sahnede Pink Floyd’un “Echoes” adlı şarkılarından da izinsizce yararlanan film, yerli karakter ve onunla ilgili sahneler bir yana bırakılırsa, uyarlandığı “Man Trap” adlı Star Trek bölümüne hikâyenin gelişimi açısından genel olarak sadık kalmış. Bölümün ve genel olarak dizinin barışçı, uzlaşmacı ve hatta anti-emperyalist çizgisinden senaryoya bir şey taşındığını söylemek ise mümkün değil ama en azından “Bizim ileri dediğimiz uygarlığın mahvettiği bir dünya” cümlesi üzerinden bir eleştiri sızabilmiş filme.

Hulki Saner’in senaryosu Turist Ömer’i hikâyeye doğal bir şekilde yerleştirememiş; bu karakterden tek beklenen, özellikle de Mr. Spock ile olan konuşmaları üzerinden bir komedi yaratmak. Öyle ki Turist karakterini senaryodan tamamen çekip çıkarsanız, hikâyede hiçbir şey değişmeyecektir. Sadri Alışık da bu karakteri canlandırdığı filmlerinde giydiği değişmeyen kıyafeti ile kendisinden bekleneni karşılıyor ve o komediyi zaman zaman zorlama olan kelime oyunları ve kaba esprilerle seyircinin beklentisini karşılayacak şekilde yaratıyor. Burada bir başka esinlenmeden de bahsetmek gerekiyor; Şahan Gökbakar’ın Recep İvedik karakteri, Turist Ömer’in buradaki hâlinden oldukça ilham almış ve üzerine Sunal’ın “Şaban”ı eklenmiş bir parça ve kabalık dozu hayli artırılarak üretilmiş gibi görünüyor. Turist’in uzay gemisindeki bazı karakterlere (örneğin kendisine silahla yaklaşan kadın subaylara) ve Spock’a yaklaşımı da hem fiziksel hem davranışsal boyutları ile bu yargıyı doğrular ölçüde örneğin.

1960’ların Türkiyesi’nden geleceğe taşınan bir insanın hangi ırksal özelliklerinin Kirk ve arkadaşlarına garip geldiğini veya Kirk’ün karakterlerden birinin, istediği insanın fiziğine bürünebilme becerisini nasıl keşfettiğini açıklama ihtiyacı duymayan ve muayene odasındaki yatağın ancak iki insanın manuel müdahalesi sonucu inip kalkabilmesi gibi tuhaflıklara sahip olan filmde Cemil Şahbaz’ın, Kirk’ü dizide canlandıran William Shatner’a fiziksel benzerliği dikkat çekiyor ama onu oyunculuk açısından taklidi çok da başarılı değil. Doktor McCoy’u oynayan Ferdi Merter’in sonlara doğru bir sahnede Sadri Alışık’a gerçekten güldüğü ve Mr. Spock’ın orijinaline ihanet edercesine ve tüm o mantık konuşmalarına rağmen fazlası ile duygu gösterisinde bulunması gibi aksaklıkları da olan yapıt, hikâyenin ciddiyetini bozmadan komedi yaratmaya çalışması ile tam bir parodi olmamayı da seçen bir film. Yeşilçam’ın o tuhaf uyarlamalarından biri olarak ilgi ile seyredilebilir yine de.