Kontroll – Nimród Antal (2003)

“Berbat bir gün. Üstelik başlamadı bile”

Budapeşte metrosunda kontrolör olarak çalışan insanların hikâyesi.

Macar yönetmen Nimród Antal’ın bu ilk uzun metrajlı filmi kimi tuhaf kimi gizemli karakterleri, komik ve dinamik anlatımı ile dikkat çeken ve hüzün ile aşkı da başarılı bir şekilde buluşturmayı başaran bir film. Eğlendirmek ve ilgi çekmek alanlarındaki hedeflerine ulaşmış görünen film buna karşılık hikâyesini sorguladığınızda aynı başarı duygusunu yaratamıyor.

Yönetmen Antal’ın daha sonraki filmleri (“Vacancy”, “Armored” ve “Predators”) görsel ve teknik açıdan güçlü ama “derin bir hikâyeden” yoksun olmaları ile dikkat çekiyor ve bu durum bu filmin de temel sıkıntısını açıklıyor aslında. Yönetmen karakterlerinin ilginçliğine, çekiciliğine ve sevimliliğine kendini kaptırmış ve bu arada gerçek bir hikâyeyi pek de önemsememiş görünüyor. Tüm hikâyenin metro istasyonlarında, vagonlarında ve raylar üzerinde geçtiği bu “yer altı” filmi gün ışığına uzak durması ile karakterlerinin kara mizahının baskın olduğu bir karanlık görüntüye sahip. Finalde aşkın aydınlığı ile yeryüzüne çıkılıyor ve bu anlamda filmin mekânı ve baş kahramanının “yukarıdaki gerçek dünyaya” finale kadar hiç çıkmadan hep aşağıda yaşaması metaforik anlamlar kazanıyor. Aşağıdaki bu dünyanın yukarıdaki gerçek dünyanın bir mikro örneği olması bunlardan biri örneğin. Kurallar, bu kurallara uyulduğunu denetleyenler ve kurallara aykırı davrananlarla dolu bir dünya burası ve otoritenin sık sık alay konusu olduğu bu dünya hayatlarımızdaki kuralların/yasakların insan doğasına uygunluğunu da sorgulatıyor seyredene. Aşağıdaki bu karanlık dünyadan yukarıya çıkışın ancak kahramanın kendisi ile yüzleşmesinden ve kendisini bir başkasına açabilmesinden sonra gerçekleşmesi de karanlıklarımızdan aydınlıklarımıza ancak bu yolla çıkabileceğimizi söylüyor belki de.

Kameranın ustalıkla kullanılması, yapay ışıklar altındaki mekanlardaki başarılı görüntü yönetimi ve başta baş roldeki Sándor Csányi olmak üzere tüm oyuncuların keyifli oyunculukları ile de dikkat çekiyor filmimiz. Hayli eğlenceli bilet kontrol sahneleri, kaçak yolcuların kovalanması bölümleri ve raylar üzerindeki yarışlar filmin dikkat çeken anları arasında yer alıyor. Bu dinamizm, mizah ve karanlık atmosferi zaman zaman bölen “sert sahneler” veya baykuş gibi motifler filme şüphesiz bir görsel ve teknik güç kazandırıyor ama bir yandan da tüm bu tuhaflıklar bir noktadan sonra yormaya başlıyor seyredeni. Bunun da en temel nedeni filmin görevlilerden yolculara tüm karakterlerini bu tuhaflıklar ile sarmalaması ve bu durumda da bir süre sonra sizin de filme “ciddiyetle” yaklaşmakta zorlanmaya başlamanız.

Özetle, çekici bir film karşımızdaki. Teknik yanı hayli güçlü ve seyircinin ilgisini kısa sürede elde etmeyi sağlayacak unsurları (tuhaf karakterlerden mizaha ve güçlü şarkılara) ustalıkla kullanan film ilgiyi hak ediyor. Keşke çekiciliğinden en büyük desteği aldığı unsurları biraz da hikâyesinden alsaymış dememek elde değil yine de.

(“Control” – “Kontrol”)