Sokaktaki Adam – Philip Roth

ABD’li yazar Philip Roth’un kitabı adını bir ortaçağ oyunundan alıyor. Kitap ile aynı adı (“Everyman”) taşıyan oyunda kendisine öleceği bildirilen bir günahkârın önce ailesi ve arkadaşları daha sonra ise gücü, zenginliği, bilgeliği ve güzelliği tarafından terk edilişi anlatılır. Geriye kalan ve onu cehennemden korumaya yetip yetmeyeceği tartışmalı olan ise yaşadığı sürece yaptığı iyilikler. Yazarın kendi hayatının başta hastalıkları olmak üzere kimi yanlarını yansıttığı baş karakterin cenaze töreni ile açılan kitap bir sıradan adamın hayatının farklı dönemlerinden bölümleri kolay okunan ama hissettirdikleri ile hayli çarpıcı bir biçimde anlatıyor.

Kitabın adının altını çizdiği gibi sıradan bir adam karakterimiz ve yazarın “Ama zaten hayatta en üzücü şey, sıradanlıktır; her şeyi alt eden ölüm gerçeğini bize bir kez daha hatırlatır”” cümlesi ile belirttiği gibi roman bu sıradan adamın yaşlanarak yavaş yavaş ölüme doğru ilerlerken bu kaçınılmaz gerçek ile yüzleşmesini çocukluğundaki hastalıklarından itibaren başlayarak anlatıyor. Yaşadığı sürece yaptığı hataları ve bunlardan doğan pişmanlıklarını, kıskançlıklarını ve kaçırdığı fırsatları sorgulayan adamın hayata son tutunma çabalarını da karşımıza getiriyor. Tüm bunlar tıpkı bugünlerde gündemde olan Haneke’nin “Amour” filmi gibi ölümün karşısında durulamayacak olmanın neden oldukları üzerine de bir şeyler söylemesine aracılık ediyor kitabın ve ölüme karşı hissedilenleri elle tutulur bir güçte ama sadelikle anlatmayı başararak okunmayı hak ediyor. “Bizden önce yaşamış ve ölmüş bedenler tarafından konmuş kurallara uygun biçimde yaşamak ve ölmek üzere programlanmış olan bedenlerimiz” benzeri ifadeler evet roman boyunca sıkı bir karamsar hava yaratmıyor değil ama gerçekle de yüzleşmek gerek!

(“Everyman”)