“Bize aklımızı bahşeden Tanrı ise, akıl bizi ondan uzaklaştırır mı hiç?”
9. yüzyılda erkek kılığına girerek papalığa kadar yükselen bir kadının hikâyesi.
Batı sanatında üzerine epey roman ve oyun yazılmış, ve filme çekilmiş bir tarihsel figürün bu klasik biyografi formatında anlatılmış olan hikâyesi sinemasal açıdan çok önemli olmasa da özellikle din/tarih meraklıları ve tarihi anlatan filmlerden hoşlananlar için keyifli bir seyirlik olabilir. Katolikler için papalık tarihindeki en büyük skandallardan birini karşımıza getiren filmde görüntü yönetimi, kostümler, dekorlar vs yerli yerinde ama film hikâyenin hak ettiği karşılığı tam veremiyor gibi görünüyor.
Bir dış sesin anlatımı ile başlayan ve bu sesin film boyunca gereksiz bir şekilde sık sık hikâyeyi “işte sonra bu nedenle böyle oldu” diye açıkladığı film sonunda bu dış sesin sahibine kavuşarak bitse de bu tercihi ile yönetmen filmin akışını aksatmış. Fazlası ile düz bir anlatıma sahip olan filmin olay örgüsünün gerçekler ile ne kadar örtüştüğü tartışmalıdır muhtemelen ama bundan bağımsız olarak “kötü niyetli” bir bakışa çağrıştırabileceği çok şey var; okumanın/öğrenme hakkının sadece erkeklere tanındığı bir dünyada bir kadının erkek kılığına girmesi ve bunu bir dinsel ortamda anlatması ile “Yentl” filmini, yakışıklı kont ile yaşadığı aşkla Woody Allen-Soon Yi Previn evliliğini ve kariyer/evlilik ikilemi ile tüm kadınların sorununu hatırlamak mümkün film boyunca. Bu fanteziler bir yana, kadınların öğrenmesinin/düşünmesinin yasak olduğu bir dünyada bir kadının aşık, feminist ve papa olma süreçlerini derinlemesine olmasa da ele alması ve konusuna liberal bir kilise tarafından sponsorluğu üstlenilmiş gibi görünen saygılı yaklaşımı ve orta çağın dehşetini zaman zaman etkileyici görüntüler eşliğinde sunması ile ilgi toplayabilir. Klasik sinemanın biyografilerine düşkün olanlar ve mucizeleri sevenler için.
(“Pope Joan” – “Papa Joan”)