Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
“Bir ziyaretçidir” dedim, “oda kapısını çalan,
Başka kim gelir bu zaman?”
Poe’nun ünlü şiirinden esinlenen ve iki büyücünün kapışmasını anlatan bir hikâye.
Roger Corman’dan bir başka Edgar Allan Poe esintili film. Bu kez bir hikâye uyarlaması değil söz konusu olan; daha önce de Poe uyarlamalarında Corman ile çalışmış olan senarist Richard Matheson ünlü yazarın Amerikan edebiyatının klasiklerinden biri olan şiirinden yola çıkarak bir korku-komedi hikâyesi çıkarmış ortaya. Korku filmlerinin iki ünlü ismini de kadrosunda barındıran film şiir gibi bir klasik olmanın peşinde değil; aksine popüler sularda gezinen ve yaratıcılarının daha önceki Poe uyarlamalarını da alay konusu yapan eğlenceli bir çalışma. Belki bir kahkaha makinesi değil ve komedisi de sık sık kolaya kaçan bir “aptallığa” da başvuruyor ama başta sondaki düello bölümü olmak üzere eğlenceli ve gülümsetmeyi başaran bir film karşımızdaki. Bugün bakınca hayli eskidiğini de kabul etmek gerek.
Poe’nun müzikalitesi, çarpıcı dil kullanımı ve doğaüstü atmosferi ile tanınan şiiri bir hikâye anlatır ve bu hikâyede sevgilisini kaybeden bir genç yavaş yavaş deliliğe kayarken bir kuzgun ile konuşmaktadır. Şiirde kuzgun sadece “bir daha asla – nevermore” kelimesini telaffuz eder ve anlaşılan başka da bir kelime bilmez. Poe’nun bu muhteşem şiirini Corman/Matheson ikilisi bir korku komedisinin kaynağını yaparken ortaya şiirdeki hikâyeden tema açısından pek de iz taşımayan bir eser koymuşlar. Filmdeki kuzgunumuzun çenesi epey düşük ve kaybedilen aşk da üzerinde pek durulmadan geçilen bir konu sadece. Matheson’ın hikâyesi çok da önemli değil aslında ve anlaşılan Corman da tüm akışı sondaki finali düşünerek kurmuş. Efektleri açısından elbette bugünün çok gerisinde olan ve bir Corman filminden söz ettiğimize göre çok düşük bir bütçe ile çekildiği için bu açıdan kendi gününün de gerisinde olan filmin finaldeki düello sahnesi en çarpıcı bölümü. Korku sinemasının iki büyük oyuncusu, Boris Karloff ve Vincent Price, birbirlerini alt etmek için büyü üzerine büyü yaparken Corman kendi çektikleri de dahil korku filmlerinin klişeleri ile dalga geçiyor bu düello boyunca ve kesintisiz bir komedi anı yaratıyor. Bu iki oyuncuya yetenekleri kısıtlı büyücü rolündeki Peter Lorre da uyunca ortaya hayli keyifli bir kadro çıkıyor elbette. Filmin oyuncular açısından asıl sürprizi ise 26 yaşındaki hali ile Jack Nicholson olsa gerek. Yine de bu dört ünlü ismin filmde oyunculuklarının başarısından çok isimleri ile öne çıktığı açık.
Kırmızı mumlardan sisler içindeki eve,örümcek ağlarından evin mahzenindeki mezarlara Corman filmlerinin tipik öğeleri yerlerini elbette almışlar bu filmde de ama bu kez komedinin kaynağı olarak. Mahzendeki eşyaları kaplayan tozdan kapağı açılan tabuttaki ölü adamın yaptıklarına, Corman daha önceki Poe uyarlamalarında ne yaptı ise tersini yapıyor burada. Sonuç ise kesinlikle çok parlak denemeyecek ama eğlencesi de eksik olmayan bir film oluyor. Örneğin bir ZAZ filmi atmosferinden çok uzak bir film The Raven”; komedisi abartıya kaçmayan ve daha sakin ama eğlendirmeyi de bir şekilde başaran bir çalışma bu. Les Baxter’ın müziği özellikle düello sahnesinde filmin eğlencesine hayli yüksek bir katkı sağlıyor ve bu sahnede müzik vals ritminden marş ritmine uzanan farklı biçimleri ile bazen kendi başına bile eğlendirici olmayı başarıyor.
Namussuzların hüküm sürdüğü bir ülkede namusluların bu duruma ne gerekçe ile olursa olsun kayıtsız kalmalarını şiddetle eleştiren söylemi ile takdiri hak eden film, üç oyuncusunun (Karloff, Price ve Lorre) ve yaratıcılarının kendi kariyerlerini oluşturan sinemasal öğeler ile dalga geçebilmeleri ve korku ile komediyi rahatsız etmeden karıştırabilmesi ile ilgi çekebilir. Şiirde bir metafor olan kuzgunun filmde aldığı halden veya şiirin unutma arzusu ile hatırlama arzusu arasında sıkışıp kalan genç kahramanının filmde biraz saf bir büyücüye dönüşmesinden rahatsız olmadan seyredilmesi gerekiyor elbette; daha önce Poe hikâyelerinin sinemasal karşılıklarındaki başarısı ile Corman ve Matheson ikilisinin bu tür fantezilere hakkı olsa gerek. Özetle bir parça aptal bir komedisi olsa da seyredilebilir bir film karşımızdaki.
(“Kuzgun”)