Devrim Arabaları – Tolga Örnek (2008)

“Adı devrim olan bir otomobilin sokaklarda dolaşmasına zaten izin vermezlerdi”

27 Mayıs darbesinden sonra devletin başına geçen Cemal Gürsel’in emri ile 135 günde Türkiye’nin ilk otomobilini üreten mühendis ve işçilerin hikâyesi.

Bir fedakârlık, azim ve başarı(sızlık) hikâyesini anlatan çalışma Amerikan sinemasında benzerlerine çok sık rastlanan tarzda bir dönem filmi. Haksız (ve aslında bilinçli) bir şekilde yolda kalan otomobil olarak etiketlenen “Devrim” arabasının bu hikâyesi sinemasal özelliklerinden çok belki konusu ile daha önemli olan, iyi niyetli ama tam olmamış bir film olarak çıkıyor karşımıza.

Dveletin verdiği görevi tüm yürekleri ile yerine getirmeye çalışan bir avuç insanın soyunduğu bu “imkânsız” işin karşısında yapılamaması için elinden geleni ardına koymayan bürokratlardan filmde bir görünüp sonra kaybolan Amerikalılara kadar geniş bir cephe var. Bu cepheye bir de başarılacağına inanmayanları ekleyince ortaya çıkanı bir mucize olarak adlandırmak mümkün. İlk tecrübedeki “talihsiz kaza” on adet üretilebilen bu arabanın sonunu getirmiş ve yapamayız/yapmalılar lobisinin isteğine uygun olarak proje iptal edilmişti. Bu tarz filmlerin ustası olan Amerikan sinemasının bu tür tarihi filmlere doğru veya yanlış olarak eklediği ciladan uzak kalan ve zaman zaman dramatik belgesele kayan film seyircide potansiyelini taşıdığı coşkuyu ve heyecanı yaratamıyor. Bunun da çeşitli nedenleri var: Öncelikle filmde ciddi bir dinamizm eksikliği var. Burada kastettiğim ticari sinemanın aksiyon özellikleri değil ve zaten hikâyenin buna ihtiyacı yok ama filmde olaylar bir dinamizm, coşku ve heyecan yaratmadan sırası ile olup bitiyor sanki ve bu durum da seyredenin ilgisini ayakta tutmasına ciddi bir engel oluşturuyor. Üretim yerine ziyarete gelen Amerikalıların kısa sahnesi filmde havada kalıyor, bir yere bağlanmıyor ve sanki senaryoda projenin iptalindeki yabancı katkısı ile ilgili bir yer açabilmek için öylesine eklenmiş gibi duruyor. Benzer bir biçimde projenin başındaki mühendisin eşinin çocuk özlemi senaryoda sık sık dile getirilen ama asıl hikâye ile bağlantısı olmayan/kurulmayan bir öğe olarak kalıyor. Senaryonun özellikle baş mühendise ve onun karakterinin analizine dayalı bir vurgusu olsa anlam kazanabilecek bu özlem bu hali ile sadece gereksiz bir öğe gibi sırıtıyor film boyunca.

Ağırlıklı olarak tiyatro kökenli oyuncuların yer aldığı ve bu nedenle de özellikle baş oyuncularının performansı ile oyunculuk düzeyinin yükseklerde seyrettiği film bugünlerde rahatça ve aşağılamak için kullanılan ulusalcı etiketi ile eleştirilebilir kimilerince. Sonuçta ABD’ye veya daha genel olarak Batı’ya karşı ülkenin onuru için mücadele eden idealist insanlar var hikâyede ve bu kişiler bir askeri yönetimin emrini yerine getiriyorlar bir bakıma. Üç politikacının idamı radyodan haber verildiğinde çalışanların bu konuda ne hissettiklerinin öne çıkmasını engelleyen ve sadece peşinde koştukları hedefe odaklanan bir anlayışla çalışan insanların bu hikâyesi politikadan bu kadar muaf mı olmalıydı veya gerçekten de öyle mi olmuştur bilemiyorum ama sonuçta film imkânsızın peşinde koşan insanların mücadelesini ülkenin içinde bulunduğu politik ortamdan tamamen soyutlamayı tercih ederek bir seçim yapmış ve bu seçimden dolayı özel bir eleştiriyi hak ettiğini de düşünmüyorum.

İlk uzun metrajlı konulu filminde yönetmen Tolga Örnek henüz bu türe adapte olamamış ve bu durum da filmin cazibesini azaltmış görünüyor ama yine de bir ülkü sahibi olmanın, idealler peşinde koşmanın veya bir toplumun küresel hegemonyaya rağmen kendi bağımsızlığını koruma araçlarının peşine düşmesinin önemsendiği bir filmi görmekte yarar var. Sinema dilinin yeterince etkili olmamasına, senaryonun aksaklıklarına ve final sahnesinin dönem filmlerimizin tümünde sıkça rastlandığı gibi zayıflığına rağmen bu televizyon filmi havalı çalışma yine de ve belki de temel olarak konusu ve bu konuyu dile getirmekte gösterdiği cesareti ile önem taşıyor.

(Visited 135 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir