Sosyalizm Asıl Şimdi – Attilâ İlhan

Attilâ İlhan’ın 1976’dan 1994 sonlarına kadar sosyalizm ve Türkiye’deki yansımaları üzerine yazdığı yazıların bir araya getirildiği bir kitap. Yazıların orijinal yayınlanma tarihini veren ama hangi dergi veya gazetede yayınlandığı konusunu ilginç bir şekilde es geçen kitap biçimsel açından bakıldığında öncelikle yazıların akıllıca bir şekilde ilgili bölümlere ayrılması ile dikkat çekiyor. Kuşkusuz farklı bölümlerdeki yazılar arasında ortak noktalar ve çakışmalar var ama doğal olan bu durum kitabın içindeki farklı tarihlerde yazılmış yazıların oldukça sağlıklı bir şekilde bir araya getirilmiş olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

İlhan’ın kitaptaki yazıları temel olarak birkaç farklı tema etrafında dönüyor: “Özgürlükçü Sol” ile “Bürokratik Sol”un (Jakoben, baskıcı, merkezci, bolşevik vs. gibi isimleri de kullanıyor sık sık İlhan) ve “Avrupa Komünizmi” ile “Bolşevik Komünizmi”nin karşılaştırması, sosyalizmin ulusal uygulamalarının farklılaşması gerektiği, Türkiye’de solun bölünmüşlüğü, sosyalistlerin (devrimi hedefleyenlerin) halktan kopukluğu ve SSCB ve diğer doğu bloku ülkelerindeki rejimlerin çöküşünden sonra ortaya çıkan kaos ve sosyalizmin zamanının asıl şimdi gelmiş olduğu vs.

Gorbaçof’un Rusya ve aslında tüm dünya için “gerçek, özgürlükçü ve demokrat sosyalizm” için kaçırılmış bir fırsat olduğunu ve yerine geçen Yeltsin’in liberal ve kapitalist politikaları radikal ve hızlı politikalarla devreye sokmasının Gorbaçof’un özgürlükçü bir sosyalizm kurma düşününün gerçekleşmemesine neden olduğunu söylüyor. Başarısızlığa uğrayanın sosyalizm değil, onun tek merkezci, tek tipçi ve bürokratik baskıcı uygulamaları olduğunu yazan İlhan, kitaptaki yazıların büyük kısmında bu konuya değinmiş ve hem Türkiye’de sol içindeki fikir ayrılıklarını (temel olarak Mehmet Ali Aybar’ın durduğu tarafta yer almış yazar bu yazılarda) hem de Avrupa’daki komünist/sosyalist partilerin yirminci yüzyıl boyunca (ve özellikle 1945’ten sonra) geçirdiği değişimleri de bu konuyu referans alarak incelemiş. İlhan’ın ısrarla vurguladığı iki tezi var burada: 1-Sanayileşmesini tamamlayamamış toplumlarda işçilerin iktidarı fikri etrafında kurulan sosyalizm idealinin gerçekleştirelemeyecek olması 2-Sosyalizmin bir ülkenin ekonomik, sosyolojik ve kültürel değerleri gözetilerek o ülkeye uyarlanması gerektiği. Bu ikinci konu çok sık üzerinde durduğu bir tez ve solun Avrupa’da iktidarı ele geçirdiği veya en yakın olduğu zamanların ilgili partilerin kendi ülkelerinin sadece ABD’den değil, SSCB’den de (veya Çin) bağımsızlığını gözeten politikalara sahip olduğu zamanlar olduğunu iddia ediyor. İlhan’ın Batı’nın dayattığı liberal politikaların sonucunun eski Doğu Bloku ülkelerinde “faşizan bir diktatörlüğe” neden olacağı iddiası da belki tam bu kelime ile ifade etmek doğru olmayacak olsa da örneğin Rusya ve Macaristan’daki mevcut iktidarların varlık nedenlerinden biri olarak kullanılabilir aslında.

Kimi yazılarını “Nasıl gaddar bir soğuktu! Hangi kapıdan çıksanız, yüzünüzle sanki rakı mavisi bir buz duvarına çarpardınız…” gibi cümlelerle veya “kirli, soğuk ve gri bir Paris havasıydı” gibi betimlemelerle başlatarak şairliğini de hatırlatan İlhan’ın bu kitaptaki yazıları Türkiye’de hiç bitmeyen sol içindeki tartışmaları hatırlamak ve gerçekten sosyalizmin zamanının gelmiş olup olmadığı üzerine düşünmek için iyi bir fırsat olarak değerlendirilebilir. İlhan 1990’lı yılların ortasında söylemiş gerçek sosyalizmin zamanının geldiğini ama bu iddianın üzerinden geçen yirmi yıldan sonra geçerliliğinin ne olduğunu düşünmek okura kalmış. Yunanistan’da sol koalisyon Syriza’nın bu yıl yapılan yerel ve Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki başarısı ve örneğin İspanya’da sol koalisyonun gittikçe artan popülerliği bir ip ucu olabilir mi bilmiyorum ama umudu canlı tutmakta yarar var elbette bu konuda.

(Visited 163 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir