Iim Avudim – Reshef Levy (2008)

“Öyle güzelsin ki yanında kelebekler bile kendini çirkin hissediyor”

80’li yılların başında İsrail’de bir ailenin dram ve komedi ile örülü hikâyesi.

İsrail’den yönetmen Reshef Levy’in ilk ve şimdilik son yönetmenliği. Sinemanın gözde temalarından biri olan “yönetmenimiz kendi gençliğini hatırlatıyorun “bir başka örneği. Ağırlıklı olarak televizyon dizi ve filmlerinin senaristliği ile tanınan Levy’nin filmi, türünün tüm standartlarını klişelere varıncaya dek çekinmeden kullanan, örneğin evet şimdi tüm kadro dans edecek diye hissettiğiniz anda herkesin eğlenceli bir toplu dansa başladığı ve genel olarak popüler benzerlerinin izinden giden, çok da ciddiye alınmadan seyredilebilecek, dramı da eksik etmeyen bir komedi.

Bu tür filmlerin olmazsa olmazı nostaljinin zaman zaman üzerinize geleceği film, elbette anlattığı dönemin gözde şarkıları ile bezenmiş ve bu kapsamda Bonnie Tyler’dan Foreigner’a, Alphaville’den Human League gruplarına 80’lerin gözde sanatçılarının şarkıları peş peşe karşımıza çıkıyor filmde. Bu nostalji boyutu bir kenara bırakılırsa, film özellikle ilk yarısında bütünsel bir hikâyeden çok hatırladığım anılarım diye özetlenebilecek sahnelerden oluşan yapısı ile sinemasal açıdan çok da önemli görünmüyor. İkinci yarısında ise hikâye zaman zaman monotonlaşıyor ve gereğinden fazla uzamış bir havaya sahip sahneleri ile yoruyor üstelik. 1980 başından 1982’deki Lübnan savaşına kadar uzanan bir süreçte yaşanan hikâye ülkenin tarihinden kesitleri de içine almaya çalışıyor ama bunu popüler bir atmosferde ele aldığı için Lübnan savaşı gibi bir konu bile sadece hikâyeye eklenmiş tatsız bir sos gibi duruyor.

Babanın geçirdiği kazanın nedeni ile ilgili konuşulamayanlar, evet bir komedi içinde bile, çok sıkı bir hikâyeye kaynaklık edebilecekken bu fırsat da kaçırılmış ve sinemasal unsurlardan çok sözlere ve oyunculuklara dayalı tercihler ile konu harcanmış senaryoyu yazan Reshef Levy ve kardeşi Regev Levy tarafından. Burada da kardeşlerden Erez’i canlandıran Michael Moshonov’un başarılı oyunu dikkat çekiyor ve özellikle filmin dram anlarında hikâyeyi sürükleyen isim oluyor. Senaryonun aile içi ilişkiler, sadakat, aşk ve büyüme konularında yeni bir şeyler söylemeyen hikâyesi yine de eğlenceli kimi anları, 80’lerin popüler şarkılarının vereceği keyif ve özellikle nostalji düşkünlerini cezbedecek sahneleri ile seyredilebilir. İlle de beş erkek çocuklu bir aile nostaljisi isteniyorsa, “C.R.A.Z.Y.” gibi sinemasal becerileri çok daha yüksek örnekler olduğu unutulmadan…

(“Lost Islands” – “En Güzel Yıllarım”)