The Man in the Moon – Robert Mulligan (1991)

“Aydaki adamla hâlâ konuşabilmeyi isterdim”

50’li yıllarda Louisinia’da geçen bir ilk aşk ve büyüme hikâyesi.

Genç kızların hoşlanacağı türden aşk, aile ve büyümek üzerine trajik ve romantik tonlar taşıyan bir film. Elvis’in kral olduğu ve onu tahtından ancak ilk aşkın objesi olan bir başka erkeğin indirebileceği yıllarda geçen film fazlası ile televizyon filmi havasında, lineer bir anlatımı olan ve aktarmaya çalıştığı romantizm, genç bir kız olmaya başlamanın büyüsü ve trajedi atmosferine sizi kendini hiç gizlemeden doğrudan çekmeye çalışan bir çalışma.

Elvis’in klasikleşmiş şarkılarının gücünü arkasına alarak hikâyesini anlatan film üç kız çocuğa sahip ve dördüncüyü beklemekte olan bir ailenin iki numaralı kız çocuğunu odağına alarak, ilk aşkın olumlu ve olumsuz tüm duyguların en uç noktasında yaşanmasına neden olan atmosferini işlemeye çalışıyor. Bu dönemden şu veya bu şekilde herkesin geçtiğini düşünürsek etki gücü yüksek bir potansiyeli var filmin ama yönetmenin fazlası ile aile filmi tonlarında dolaşması filmin kalıcılığını olumsuz yönde etkiliyor. Tüm kadro içinde en çok dikkati çeken isim günümüzün gözde oyuncularından ve ilk kez bu film ile kamera karşısına geçen, Dani rolündeki Reese Witherspoon. Sanatçı on dört yaşın hem büyümeye meraklı hem de çocuksu özgürlüğünü koruyan havasını başarılı bir şekilde canlandırıyor.

Ablanın iki aşkın birden odağında olan gence hissettiği büyük aşkının nasıl oluştuğunu pek de ikna edici bir şekilde anlatamayan ve ilk aşkın zaten doğasında yer alan trajikliğe pek de gerekmeyen ilave trajik boyutlar katan senaryo filmin en çok aksayan yanı. Ne babanın sık sık vurgulanan ama hikâyedeki yeri ve önemi anlaşılmayan kiliseden uzak duruşu ne de nereye varacağı çok açık olan abla-kardeş çekişmesi yeterince işleniyor. Ayrıca ve sarkastik bir yaklaşımla, kız ve ablasının zavallı delikanlının başına bela olduğunu düşünmek bile mümkün, film hiç bunu hedeflemese de.

Tüm bunlara rağmen, Elvis’den “Loving You” şarkısını dinlemek, pikap başında ve uzaklara bakarak şarkı dinlenen günleri hatırlamak ama tüm bunlardan öte ilk aşkın yakıcılığını hatırlamak için seyredilebilir. Özellikle on sekiz yaş altı genç kızların ilgi duyacağı bir film bu ve her türlü olumsuzlukta sığınılacak yer olarak kutsal aileye düzdüğü övgüye de dikkat etmek gerek.

(“Erişilmez Adam”)

(Visited 98 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir