“Öyleyse anlat bana. Bu işler böyle olur; sen bana neler olduğunu anlatırsın ve böylece ben elinden tutarken bu belanın içinden birlikte geçip çıkabiliriz. Ben bu göreve talibim, değil mi? Ama bana izin vermezsen, bunu yapamam”
Sorunlu çocukların tedavi gördüğü bir kurumda görevli genç çalışanların hikâyesi.
ABD’li Destin Daniel Cretton’un 2008 yılında çektiği aynı adlı 20 dakikalık kısa filmden uyarladığı bu film sanatçının senaryosunu da yazdığı bir çalışma. Amerikan bağımsız sinemasının örneklerinden biri olan film, kendileri de sorunlu geçmişleri olan ve geçmişte aldıkları yardım ile bugün ayakları üzerinde durabilen veya en azından öyle görünmeyi başaran çalışanlara ve onların özellikle ikisine odaklanıyor. Filmin özellikle ABD’de aldığı ödüller ve ABD içi ve dışındaki festivallerde kazandığı seyirci ödülleri nasıl bir film ile karşı karşıya olduğumuzu yeterince açıklıyor aslında. Samimi, seyirciyi zorlamayan, duygusallığın ağır bastığı ve sevgi her sorunun ilacıdır temel mesajı ile bu film, işte tam da bu özellikleri nedeni ile seyircinin ilgisini çekmeyi başarabiliyor.
Filmin iki baş oyuncusu, çocuklara yardım etmeye ve onları içinde bulundukları karanlık anlardan çıkmak için güçlendirmeye çalışan iki karakter Grace ve aynı zamanda aralarında bir aşk ilişkisi de bulunan Mason’ı canlandıran Brie Larson ve John Gallagher Jr. rollerini Skype üzerinden yapılan deneme çekimleri ile almışlar ve hikâyeyi sürükleyen en temel unsur olmuşlar. İki oyuncunun samimi, gerçekçi ve aralarındaki sevgiyi gözle görünür kılan performansları bu “gençlik filmine” kesinlikle ayrı bir keyif katıyor. Evet, gençlerin gözünden anlatılan bir film bu ve yetişkinlerin dünyasına karşı onlarınkini koyuyor ve tarafını da net bir şekilde belirliyor. Hikâyedeki tüm yetişkinler (orta yaş ve üstü demeli belki de) ya çocukların kaldığı kurum içindekiler gibi işlerinde yeterince iyi değiller ve çocukların gerçek ihtiyacını anlamakta zorlanıyorlar ya da kurum dışındakiler (aileler) gibi cinsel tacizden şiddet kullanmaya ve ilgisizliğie uzanan günahları var. Hikâyenin en çarpıcı yanı sorunlu çocukların karşısına (daha doğrusu yanına) geçmişleri en az onlar kadar sorunlu ve çocukluklarındaki travmaların izini bir şekilde hâlâ taşıyan gençleri koyması. Kurumda görevli bu gençler terapist vb. rolleri üstlenmiyorlar (profesyonellerin işi bunlar ve hikâye bu profesyonelleri pek becerikli de bulmuyor açıkçası) ve bu rollerin temel prensiplerinden biri olan hasta ile belli bir mesafeyi koruma kuralının aksine çocuklarla epey bir yakınlık kuruyorlar; bir abi veya abla oluyorlar ama bu kaba bir deyişle “damdan düşenin halinden damdan düşen anlar” diye özetlenebilecek bir abi veya ablalık.
Cretton 2008’deki kısa filmini bu uzun metrajlı haline dönüştürürken karakterleri üzerinde epey çalışmış anlaşılan ve büyüklere ne kadar mesafeli ve eleştirel yaklaşıyorsa çocuk ve gençlere o kadar yakın ve sevgi dolu davranmış. Bu durum bir yandan hikâyenin seyirci nezdinde bu denli kabul görmüş olmasının en temel nedeni gibi görünüyor ve filmin başarısında da en büyük payın sahibi oluyor. Ne var ki bir yandan da filmin bu Amerikanvari sevgi ve dostluk havası bir parça ağır da gelebilir zaman zaman. Aileye, sadece geleneksel aileye değil birlikte olmayı seçmiş bireylerin oluşturduğu her türlü aileye sıkı bir övgüsü olan filmin sevgi havasının fazlalılığını sergilediği kötülükleri dengeleyici bir öğe olarak görmek gerekiyor belki de. Ayrıca filmin oyuncularının sıcaklığından da beslenen küçük mizah anlarının bu havayı zaman zaman filmin tam da ihtiyacı olduğu bir şekilde yumuşattığını söylemek de gerekiyor.
Cretton’un yönetmenliğinde gerçekçi bir ton tutturması, hikâyesini tüm sertliğine rağmen çekici kılabilmesi ve finalin gösterdiği gibi asla bitmeyecek bir mücadeleyi anlatıyor olsa da umudu elden bırakmaması ile de ilgiyi hak eden bir film bu. Arada Amerikan televizyon filmlerinin o “sevgi her şeyi çözer, hadi tut elimi ve sarıl bana” kolaycılığına kaçtığı anları olsa da ve bundan da önemlisi bazı garantili formülleri izlediğini gizleyemese de seyre değer bir film karşımızdaki. Filmin adındaki “short term – kısa dönem” ifadesinin eve gelen çocukların/gençlerin burada prensip olarak bir yıldan daha kısa süre kalmalarının beklendiği anlamına geldiğini de belirtelim, her ne kadar hikâyenin de gösterdiği gibi her zaman bu prensibe uyulamasa da.
(“Kısa Dönem 12”)